Bilic ve Yanal'dan son sözler!
Fenerbahçe teknik direktörü Ersun Yanal ve Beşiktaş teknik direktörü Slaven Bilic, kritik derbi öncesi son röportajlarını verdi.
Fenerbahçe teknik direktörü Ersun Yanal ve Beşiktaş teknik direktörü Slaven Bilic, kritik derbi öncesi son röportajlarını verdi.
Milliyet gazetesinden Atilla Gökçe derbi öncesi Fenerbahçe teknik direktörü Ersun Yanal ve Beşiktaş teknik direktörü Slaven Bilic ile röportaj yaptı.
Herkesin kafasındaki soru, lig şampiyonluğu... Ersun Yanal, bu soruyu geçersiz kılacak inancını dile getiriyor: “Biz şampiyon oluyoruz. Olduk, demiyorum, oluyoruz diyorum. Lig de bizi şampiyonluğa götüren bir süreç. Bizim koşumuza dayanamazlar. Ama yine de maçın sonucu ile hiçbir şey bitmez. Taviz yok, kazanmalıyız. Şampiyon olmaya mecburuz, mahkumuz” diyor. Beşiktaş’ı yenmeleri halinde tek kalmayacaklarını, rakiplerinin yine yarışın içinde olacağını söylüyor.
Slaven Bilic, “Bu ligde Fenerbahçe’yi yenecek tek takım varsa, o da Beşiktaş’tır, sözüne katılmıyordu... Futbolcularıyla konuşurken, “Konyaspor, Fenerbahçe’yi yendi. Bursaspor, Kasımpaşa, Antalyaspor da yenebileceklerini gösterdiler. Son dakika golleriyle uzatmada yenildiler.
BILIC: "ZOR ZAMANLAR GEÇİRDİK"
Slaven Bilic de en az Yanal kadar iddialı : “Beşiktaş genç, enerjik, koşan, mücadele eden cesur bir kadroya sahip. Zor zamanlar ve haftalar geçirdik. Bunları atlatmak kolay olmadı. Ama geçtiğimiz süreci rakiplerimiz de yaşayacak. Yarış sürecek ve kazanacağız!”
"BRUNO ALVES'E İZİN VERMEDİK"
Ersun Yanal her maçın ayrı bir planı olduğunu, o planın disiplinle uygulanması gerektiğini anlatıyor: “Kornerleri kim, hangi direğe atacak? Frikikleri kim kullanacak? Penaltıcımız kim? Bunlar hep önceden bellidir. Şaşmaz bir disiplinle uygulanır. Seyredenler için bir ayrıntıdır ama bizim için çok önemlidir”
Bir de örnek veriyor: “Bursa’daki maçın uzatmalarında bir frikik kazandık. Bruno Alves topun başına gelip o fırsatı kullanmak istedi. Emre müdahale etti. Çünkü plandaki frikikçimiz Caner’di. Atışı Caner kullandı, o topla başlayan pozisyon bize galibiyet golünü getirdi.”
Ersun Yanal, Sivasspor ve Beşiktaş’ın oynadığı oyunu çok beğeniyor. Onun için en iyi takımlar ise Barcelona, Bayern Münih ve Arsenal. “Transformasyonu en iyi yapan dünya takımları bunlar!” diyor.
"F.BAHÇE'Yİ UZATMAYA BIRAKMADAN YENEBİLİRSİNİZ"
Slaven Bilic; "Demek ki bu iş o kadar da zor değil, sizler uzatmaya bırakmadan Fenerbahçe’yi yenebilirsiniz!” diyordu.
Ersun Yanal, geçen hafta Antalya’da oynanan maçın skorunu takdir edip içeriğini (oyunu) beğenmeyenlere hak veriyordu: “Milli takımlara giden bir çok oyuncumuz var. Onlar yokken kalanlarla çalışıyoruz, ama takım bütünlüğü dağılıyor. Maç dönüşünde yorgunluklar, sakatlıklar söz konusu oluyor. Örneğin Bruno Alves, Caner Erkin ve Mehmet Topal sakattılar. Bu durum haliyle bir ritim bozukluğu yarattı. Ama derbi öncesi bunu atlattığımızı sanıyorum” dedi.
LİDER KARAKTERLİ İSİMLER
Slaven Bilic’e göre belli bir oyuncunun liderliği üstlenmesi o kadar önemli değil. O’na göre Volkan, Alves, Egemen, Emre, Kuyt, lider karakteri taşıyan önemli oyuncular. Gerektiğinde öne çıkıp çözümleyici oluyorlar. Kendi takımında da Fernandes’le birlikte Tolga’nın, Sivok’un, Almeida’nın, Oğuzhan ve Atiba’nın lider karakteri taşıdığına inanıyor Bilic.
Ersun Yanal, “Bizim liderimiz felsefemiz” diyor: “Son dakikalarda attıklarımıza değil, kaçırdıklarımıza bakın. Fark olurdu. Biz o farkı yaratacak baskılı, tempolu mücadele dozu yüksek bir oyun oynadık. Kazanmak istek ve heyecanımızı hiç kaybetmedik” diye ekliyor.
YANAL'IN FUTBOLU: "TRANSFORMASYON"
Ersun Hoca’nın futbola yepyeni kavramlar kazandırdığını biliyoruz. Örneğin, basketboldan taşıdığı “taktik fauller” şimdi çok yaygınlaştı. Onun terminolojisindeki yeni kavram “transformasyon”... Özallı yıllarda sosyal ve ekonomik yorumlarda transformasyon karşılığı olarak sıkça kullandığımız “değişim” sözcüğünü Ersun Yanal “hızlı geçiş” biçiminde futbola taşımış...
“Az sonra transformasyon idmanı yapacağız. Savunmadan hücuma hücumdan savunmaya çok çabuk geçerek maç içindeki etkinliğimizi ve önceliğimizi sürdürmek istiyoruz” diyor. Aykut Kocaman’ın zamanında çok eleştirilen “kontrol futbolu”nun üzerine Yanal’ın transformasyonla koyduğu yeni anlayış, “kontrollü hücum futbolu” olabilir.
YA GOLSÜZ BİTERSE?..
Ümraniye ve Samandıra’da en çok çalışan adamlar, kaleciler. Onlar, saatlerce hem salonda, hem kalede çalışıyorlar. Bıkmadan, usanmadan binlerce atışta onlarca tekniğe karşı kendi becerilerini geliştiriyorlar. Tolga Zengin, FIFA’nın bile golü teşvik ederken kalecileri unuttuğunu söylüyor. Volkan Demirel ise, “ Kimseden alkış, takdir beklemiyoruz. Görevimizi yapalım, gol yemeyelim, yeter!” diyor.
BILIC'İN EN ÇOK BEĞENDİĞİ TAKIM!
Slaven Bilic’in en beğendiği takım Kasımpaşa. Hırvat Hoca, “Türkiye’de ilk golü atmak çok zor ve önemli...
İlk golü atarsanız, devamı daha kolay gelir. İstediklerinizi daha kolay uygulayabilirsiniz. Kasımpaşa çok rahat goller atıyor. Çok rahat oynuyorlar. Fenerbahçe de bu anlamda bizim gibi hem atıyoruz, hem kaçırıyoruz” diyerek gülüyor.
ÇABUK DENGELİ!
Kontrollü hücum futboluna karşı Bilic ne yapacak ? Ligin en genç kadrolarından birine sahip Hırvat Hoca’ya göre Beşiktaş da yüksek tempo, sürekli koşu ve hücum öncelikli oyunuyla kartlarını açacak “Fernandes, Gökhan, Olcay, Oğuzhan, Almeida takım arkadaşlarıyla birlikte bu maçın kahramanı olabilirler” diye düşünüyor. Tolga ve Sivok’a çok güveniyor. Savunma ve hücumu çok çabuk ve dengeli biçimde oynayacaklarını söylüyor.
Bilic, Almeida’nın Dünya Kupası play off maçında Cristiano Ronaldo’ya yaptığı asistten çok etkilenmiş. O’nun derin pasıyla bir anda pozisyona giren Ronaldo golü atmıştı ya, aynısını Konyaspor maçında da denemiş Portekizli: “Olcay’a öyle bir top attı.. Olcay gole çeviremedi ama, ikisinin de denemesi çok önemliydi... Hep deneyecekler” diyor.
60 SAATTE İYİLEŞTİ!
Manuel Henrique Tavares Fernandes. Beşiktaş’ın en büyük fenomeni...
Becerisinden, yaratıcılığından, kalitesinden kimsenin kuşku duymadığı Portekizli oyuncu, futbolu kadar gece yaşamıyla da tartışmaların odağında.
Öte yandan yıl sonunda bitecek sözleşmesinin yenilenme pazarlığına da bir türlü noktayı koymadığı için hem sevilen, hem de kızılan adam. Maç başladığında onunla ilgili her türlü tartışma bitiyor, tartışılmaz oyunu ve gösterisi başlıyor.
Milli maç arasında 10 gün süreyle sabah 7.30’da tesislere gelip aralıksız 10 saat çalışarak, sağlık ekibi ve fizyoterapistlerin gözetiminde tedavisini sürdürerek Konyaspor maçına çıkmış. Derbi için, teknik ekibe de arkadaşlarına da hazır olduğunu göstermiş.