Cilalı Beşiktaş devri

Şenol Güneş dendiğinde akla gelen 3-4 ana unsur vardır. Dünya Kupası üçüncülüğü, hücum futbolu, futbolcu kazanması ve finalleri yapamaması… Beşiktaş’ta hücum futbolu anlayışına devam eden Güneş, bitip tükenmek üzere olan yıldızları bir bir kazandı ve eksisi olarak görülen finalleri verememesi konusunda önemli mesafe aldı. Belki de en önemli sezon finali olarak görülen Galatasaray derbisinde sınavını başarıyla Verdi… Genel anlamda ise kazandığı ve Türk futboluna, Avrupa futboluna kazandırdığı isimler çok ama çok önemliydi… Oğuzhan Özyakup, Slaven Bilic döneminin kulübede unutulan genç ve gelecek vaat eden ismiydi. Güneş’le ‘orkestra şefi’ olduğunu hatırlatı, hatırlattı. Euro 2016’da şimdiden yerini ayırttı.

GÜNEŞ ENERJİSİ

Sosa’ya büyük bir özgürlük tanıdı, o da bu özgürlüğü pozitif anlamda kullandı Avrupa pazarı ve ülkesi Arjantin’de transfer pazarında vitrin yaptı… Ya Mario Gomez’e ne demeli… İtalya’da kendi haline bırakılmış, deyim yerindeyse hayata küsmün Alman panzer eski gücüne kavuştu ve şimdi Krallığa koşuyor… Kulüpler de peşinden. Beşiktaş gitmesini istemiyor ama durumu belirsizliğini koruyor. Cenk Tosun ise başlı başına bir tez konusu… En iyi olduğu dönemde bile ilk 11’e giremeyen ama sabredip az ve öz oynayan gollerini atan attıran isim. Şenol Güneş’in tartışmasız Avrupa Şampiyonası’na göndereceği şu anda Türk futbolunun nöbetçi, en hazır golcüsü. Özet ve sonuç; Şampiyonluk için gün sayan Beşiktaş’ta Şenol Güneş sadece bireysel bazda değil takımsal ve kulüpsel bazda da PARLATICI rolünü fazlasıyla gösterdi…