Curry, Warriors'ın gelişimi üzerine bir röportaj verdi
|| Son güncellemeGolden State Warriors'ın süperstarı ve NBA'in yüzü Stephen Curry, ESPN ile Warriors'ın gelişimi üzerine bir röportaj yaptı.
Golden State Warriors'ın süperstarı ve NBA'in yüzü Stephen Curry, ESPN ile Warriors'ın gelişimi üzerine bir röportaj yaptı.
Üç sene önce, kimse Stephen Curry'yi nasıl değerlendireceğini bilmiyordu. Kendisi kırılgan bileklere sahip yükselen bir yıldız ve playofflarda hiç test edilmemiş başarılı bir point guard'dı. (Üçlüğüne hitaben)
Şimdi ise, ligin yüzü oldu. En çok forma satanı, son şampiyon ve MVP'si...
Curry bu sene bu başarılarla yetinmeyip daha iyisini de kovalıyor. ESPN'den Zach Lowe ile yaptığı röportajda Curry, Warriors'ın yolculuğunu detaylı bir şekilde anlattı.
Buna dürüst cevap vermelisin: aranızda hiç 73 galibiyet hakkında konuşuyor musunuz? Bazı adamların açıkça bunu motivasyon olarak kullandığını duydum...
Medyaya belki de iki kere konuştuk -- sezonda nasıl gideceğimizle ilgili. Bize bu soru çok geliyor. Bu tarz sorular da bu muhabbeti alevlendiriyor.
Medyada bizi unut. Demek istediğim kapalı kapılar ardında, bizden uzakta.
Medya bunu alevlendirebilir, ama genelde bu muhabbetler Koç Kerr ve Koç Walton'dan, bazen de takımın bazı liderlerinden geliyor. Bu, inanılmaz bir başarı. Ne kadar zor olduğunun farkındayız, sezonun yarısını neredeyse kusursuz basketbol oynayarak geçirdik. Kazanmanın bir sürü farklı yolunu bulduk.
Aslında sadece bir tane gerçek mağlubiyetiniz var. Sen bir mağlubiyette oynamadın, Draymond da bir tanesinde oynamadı, ve o Milwaukee maçı neredeyse takvimin azizliğiydi.
Çok çılgınca. Geriye de Detroit maçı kalıyor. Bir kere kapana kısıldık. Bunun önüne şimdiye kadar çokça geçmeye çalışsak da, çok delice. Umuyoruz ki ritmimiz hiç bozulmayacak ve daha iyi olmaya odaklanacağız. Önceliğimiz sağlık, ve playofflarda en iyi oyunumuzu ortaya koymak. Eğer Mart sonlarında ya da Nisan başlarında tökezlersek, 73 galibiyete gitmek için çok fırsatımız olmayacak.
Kerr'ün Bulls'tan arkadaşları bu işi sabote eder mi acaba merak ediyorum
Yok. Basketbol kariyerinde zaten çok şey başarmış birisi. Eminim ki 72 galibiyetlik rekora sahip takımın bir oyuncusu olarak, o rekoru kıracak takıma koçluk yapmak onun için önemli olacaktır. Asıl amaç tabii ki şampiyonluk kazanmak, ama 73 galibiyet -- insanların hala 1995-96 Bulls takımını konuşmalarının bir sebebi var. İkisini de başardılar. Bu çok özel olur.
"BİZ HÜCUMUMUZU YÜRÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Draymond Green'le ikili oyunlarınızı savuşturacak özel bir savunma henüz var mı, yoksa çıkmasını mı bekliyorsunuz? Size tuzaklar, adam değişimi, herşeyi yaptılar. Artık bir noktada "Merak ediyorum o savunma ne zaman gelecek?" dediğiniz oluyor mu?
Ben o kadar yaratıcı değilim. Bilmiyorum herhangi yeni bir şey üretiyorlar mı. Olay bizim bu ikili oyunu yürütebilmemizde. Bize karşı yapılan çok farklı savunma çeşitleri gördük, bunlar da bizi daha iyi oyuncular yaptı. Takımlar bunu değiştirip duruyor ve bizi tereddüte düşürüyorlar. Ama benimle, onun oyun kuruculuğuyla ve sahadaki çeşitli silahlarımızla, işleri zor. Biz bunu yürütmeye devam edeceğiz.
Draymond'ın bu kadar iyi olduğunu ne zaman farkettin? Kerr ve Warriors yöneticisi Bob Myers bana Finallerin oynandığı zaman kendisini David Lee sakatlanmadan önce maç başına 12 dakika oynayacak şeklinde listelediklerini söylemişlerdi. Sen planın bir parçası mıydın, yani onun daha fazla oynaması konusunda hiç dahil oldun mu?
Yok. Geçtiğimiz yılın başında, iyi olduğunu biliyordum. Ama David Lee sakatlandığında, başlangıç rolüne onun girmesi gerekiyordu -- yarattığı olumlu etki, öyle bir fırsat için hazır olan bir adamın bunu devam ettirebilmesi, genellikle bunun bir sebebi vardır. Ve bunun sadece onun 3. senesi olduğunu bildiğim için -- daha da iyiye gideceğini biliyordum.
İşte o sıralar sahadaki değerini daha iyi anladım, olayı sırf savunma değildi.
NBA'de onun gibi biri pek yok.
Çok yönlü bir adam. Her zaman kendisi için yarattığı etki istatistik kağıdında gözükmeyen adam derdik, şimdi onu da gösteriyor.
Ortalıkta dolaşan meşhur bir hikaye var, geçtiğimiz sezon playofflarda Memphis sizi yenip 2-1 öne geçtikten sonra, Draymond seni yemek yemeye ve bir iki kadeh bir şeyler içmeye davet etmiş...
Evet. Doğru, etti.
Yetişkinler için buna izin var.
%100.
Basketbol konuştunuz mu? Yoksa sakındınız mı?
Basketbol dışında herşeyi konuştuk. Memphis'de Blues City Cafe diye bir yere gittik, biraz kedi balığı ve kaburga yedik, birşeyler içtik, ve mağlubiyetin ortasında oluşumuzun tadını çıkardık.
O noktada cesaretiniz ne kadar kırılmıştı? Klay'le senin şut atmayıp pas verdiğinizi, boş şutlarda fake attığınızı hatırlıyorum. Ve insanlar da "Allahım, Memphis onları köşeye sıkıştırdı" diyordu.
İşler yolunda gitmiyordu. Normalde olan akıcılığımız yoktu. Bir sebepten ötürü, Memphis maçı almayı bildi. Silkelenmemiz ve kendimize gelmemiz gerekiyordu. 3 maç üstüste kazanarak ne kadar çabuk iyileşebildiğimizi gösterdik. Cleveland'a da aynısını yaptık.
O olay bizi bu sene daha olgun bir takım yaptı -- böyle bir şeyi tecrübe etmek.
Bileğinle ilgili sıkıntılar yaşarken takım biraz kendine gelmenin eşiğindeydi -- eninde sonunda Monta Ellis'i takas ettiler -- seni de göndereceklerini düşündün mü?
Hayır. O günü hatırlıyorum. Sacramento'daydık. Ben zaten yoktum, bileğimin sakatlığından iyileşmeye çalışıyordum. Maç için ısınıyorduk, ben de aslında bir kaç tane şut sokmuştum. Dönmeye yakındım. Soyunma odasına geri döndüm ve Monta herkesle el sıkışıyordu. Onunla Ekpe Udoh'u Milwaukee'ye takas ettiler.
Koç Mark Jackson da beni kenara çekip açıkça söyledi, "Bu senin takımın olacak, artık senin parlama zamanın. Bu avantajı iyi kullan." O söylediği şey bana sağlıklı olarak döndüğüm zaman inanılmaz özgüven verdi. Ondan sonra herşey bana kalmıştı.
"İNSANLAR HER TÜRLÜ KONUŞUYORLAR"
Adını söylettirmeyeceğim ama takımının bir yıldız free agent'ı ekibe katacağı hakkında söylentiler var. Siz 41-4 ya da 42-4'müsünüz artık bilmiyorum. Bu tarz dedikoduları duyup "Bekle bir saniye. Daha ne kadar iyiye gidebiliriz ki? Neden değişiyoruz?" dediğin oluyor mu?
O şartlarda değil. Ben de o tarz şeyleri duyuyorum ve insanın doğası gereği buna ilgi göstermesi çok doğal. Ben takımımla çok rahatım ve 44-4 serisindeyiz.
Pardon, 44-4. Saymayı bıraktım.
Ben de öyle. Bana sürekli soruyorlar, ve bunun saygısızca anlaşılmasını istemiyorum ama gerçekten artık ne kadar galibiyetimiz olduğunu bilmiyorum. NBA'de, takas dedikodularına veya başka dedikodulara karşı asla bağışıklık kazanamıyorsun. Bu bizim için iyi bir ders: 44-4 de, 4-44 de olsan, her zaman bir şeyler konuşulacak. Biz bunları kontrol edemeyiz. Sadece bir ekip olarak ne kadar güçlü olduğumuzu kontrol edebiliriz.
NBA çok akıcı. Biz sadece şu an olabilecek şeylerin değil, olan şeylerin tadını çıkarmak istiyoruz.
İki sene önce, arenada bulunan SportVU kameraları senin için ne ifade ediyor diye sorduğumda, hareket takibine karşı pek ilgin olmadığını söylemiştin -- kafanı kurcalayabilir diye. Şimdi bütün bu havalı şeyleri Degree MotionSense ile yapıyorsun, şutunun hızını falan takip ediyor.
Fikrini mi değiştirdin? Bu teknoloji sayesinde vücudun hakkında hiç bilgi edindin mi?
Evet, bütün bu giyilebilen teknolojinin, oyuncuların nasıl hareket ettiğini analiz edebilmesi -- bunlar doğru şekilde kullanıldığında çok değerli bilgiler. Sahadayken aklıma getirmemeye çalışıyorum, yani mesela "Ah, galiba şutu yarım saniye daha geç bıraktım." Ya da: O crossover'ı yaparken yeteri kadar etkili değildim." gibi.
Ama yazın çalıştığımda, farklı hareketlerimi analiz edebiliyorum ve bunları daha etkili ve patlayıcı hale getirebiliyorum. Yardımı dokunuyor gerçekten. Ama sahaya çıktığında, serbest olmak istiyorsun. Karşındakine göre reaksiyon vermek istiyorsun ve kafanda tıkanıklığa uğramak istemiyorsun.
Sence En çok Gelişme Gösteren Oyuncu ödülü için seni düşünmeliler mi, yoksa o konuşmadan mezun mu oldun?
O oy verenlere ve nasıl değer verdiklerine bağlı.
Kolay yoldan kaçıyorsun!
Hayır, gerçekten. Bu onların neye değer verdiğiyle alakalı. Ben oyunumu daha da yükseltmeye çalıştım. Bütün yaz, geçtiğimiz yıldan daha iyi olmak istediğimi söyledim. Şimdi de olduğumu hissediyorum. Yani, o konuşmalarda adımın geçmesi daha önce eşi benzeri olmamış bir olaya karışmama sebebiyet verir, ama asıl hedefim oydu -- gelişmek. Bunun istatistik açısından ne anlama geldiğini bilmiyordum. Yani sanırım, neden olmasın?
"ÇIKIP ÖYLESİNE ŞUT SALLAMIYORUZ"
Warriors iyi bir şutör takım mı?
Evet. Bununla da çok rahat ediyorum, Charles Barkley ne derse desin. Şutlarımızı bulma yolumuzdan dolayı çok rahatız. Pas trafiğimiz var. Şut atabilen adamlarımız var. Biz şut atan bir takımız. Yeteneğimiz var, ve adamlarımızı boşa çıkaracak farklı yollarımız var.
Çıkıp sadece öyle şut sallamıyoruz. Bunların bir yöntemi, metodu var.
Geçen hafta Spurs maçında, seni üç sayı çizgisinin gerisinde çok sıkı savunduklarını farkettim, bu bir smaca sebebiyet verse bile bunu sürdürdüklerini gördüm. Bunu yapan başka takımları farkettin mi?
Evet. Son dört maçtır, her maçta iki veya üç kere yaptılar. İnsanlar hızlı hücumda savunma prensiplerinden vazgeçiyorlar. Nereye gideceklerini şaşırıyorlar. Draymond diğer taraftan geliyor olabilir, ve ben kanat kısmından koşuyorum ve bir uzunumuz da boyalı alana koşuyor, ve burada da artık işler anlık karara kalıyor: smaç mı yiyeceğiz, 3lük mü?
Ve artık üçlüğü daha çok tutmaya başlıyorlar. O noktadan sonra baya eğlenceli oluyor. Ben artık orada top bile beklemiyorum. Bu durum pas veren adamın kafasını tamamen karıştırıyor. Oyunla ilgili IQ'su olan bir oyuncu olarak, boyalı alana giren adamın savunulacağını biliyorsunuz, ve siz de kanat kısmına atıyorsunuz. Bunu diğer şekilde görmek garip olur.
Spurs demişken: 2013'te onlara ikinci turda 6 maçta elendiniz. Deplasmanda 0-2 öne bile geçiyordunuz. İşin sonunda, o kadar yıprandınız ki, Bob Myers senin veya Andrew Bogut'un 7. maçta oynayıp oynamayacağınızdan emin olmadığını söylemişti.
O serilere, o zaman bile, NBA'in yön bulduğu an olarak bakıyorum -- ve bence Denver'a karşı ilk turda kazanmandan daha önemliydi. Spurs'le uğraştınız! Sen ve senin bir anda kaldırıp attığın 3lüklerin resmi olarak bir problemdi. Bunu gerçekten çok önemli olarak gördüm. Takım içerisinde de aynı şekilde hissedildi mi, yoksa sadece bir playoff serisi miydi?
Hayır, kesinlikle çok önemli bir özgüven kaynağı oldu. Denver serisi çok hızlıydı, biz yalnızca çıkıp eğlenceli vakit geçiriyorduk. Ama sonra Spurs'le karşılaşıyorsun, ki onlar şampiyonluk-kalibresinde bir takım. Ve San Antonio'da çok yüksek enerjili adamlarımız vardı. Biz 18 senedir normal sezonda öyle maç kazanmadık.
Biz son çeyrekte 16 sayı öndeydik, ilk maçtı galiba. Ama kaybettik. Sonra 2. maçı kazandık ve yine iyileşebilme özelliğimizi gösterdik. Bu bize çok büyük özgüven vermişti. Evet, bolca sakatlığımız vardı. Ama savaştık. Bu bize ekip olarak bir kimlik verdi. Playofflara döneceğimiz zaman, sıkıntı yaratacak bir ekip olduğumuzu biliyorduk.
Bir sonraki sene, Clippers'la bir savaşımız oldu -- yedi maç
Yine sakatlıklar.
Evet, o seride Andrew oynamadı. Ama o yolculuğun her noktası bir basamaktı. Spurs'le oynadığınız zaman, o zaman bu zaman farketmiyor -- bunun bir anlamı oluyordu.
Her sene All-Star'da o sezonun ön plana çıkan bir oyuncusu oluyor. Dört sezon önce, bu Jeremy Lin'di. Damian Lillard'ın her etkinliğe katıldığı bir sene oldu. Bu sene, bu sensin. Bugün ligin yüzü konumundasın.
Kendini bir çok şeyi aynı anda yapmaya çalışırken görüyor musun? All-Star sonrası yorgunluğunu atacak bir planın var mı?
Bu durum bütün bir haftayı geçirmemde yardımcı oluyor. All-Star'dan sonraki Pazartesi antrenmanı hiç eğlenceli olmaz. Ailemi getiririm. O haftasonunda nasıl vakit geçiririz onunla ilgili çok güzel bir planımız var, çünkü yapacak eğlenceli şeyler de var. Toronto'da kişisel tanıdıklarım var. Pazartesi'den Çarşamba'ya rahatlıyor olacağım. Yenilenecek ve her iki dünyamda da en iyi halime geleceğim.