Dwyane Wade ve kariyerine bakış açısı
|| Son güncellemeDwyane Wade, ESPN'den Scoop Jackson ile yaptığı röportajda kariyerinde başardıklarına bakış açısını, bunları nasıl değerlendirdiğini ve sonun ne zaman geleceği hakkında konuştu...
Dwyane Wade, ESPN'den Scoop Jackson ile yaptığı röportajda kariyerinde başardıklarına bakış açısını, bunları nasıl değerlendirdiğini ve sonun ne zaman geleceği hakkında konuştu...
ESPN'in tüm zamanların en iyi 10 şutör guardı sıralamasında 4. sırada kendine yer bulan Dwyane Wade, ESPN'den Scoop Jackson ile bir röportaj yaptı.
34 yaşındaki Wade, geçtiğimiz haftanın Doğu'daki en iyi oyuncusu seçildi ve muhtemelen MVP kazanamayan gelmiş geçmiş en iyi oyunculardan biri olarak görülecek. Bunun başka bir durum olduğunu kendisi de biliyor.
Wade'in söylediği en dikkat çekici şey ise, kendini ilk 100'e bile giremeyecek olarak görmesiydi...
Scoop: Bazı şeyleri rakamlandırmayı sevmediğini biliyorum, ama sana gelmiş geçmiş en iyi oyuncuyu sorsak kimi söylerdin?
Wade: Yani, otomatik olarak MJ diyeceğim (Michael Jordan), dünyanın geri kalanı öyle düşünüyor diye değil, benim yetiştiğim dönem o olduğu için ve yaptıklarının eşi benzeri hiç görülmediği için. Yani ilk o.
Ama iş benim için burada biraz zorlaşıyor. Benim basketbol bilgimin çoğu Jordan döneminden geliyor. Ondan daha öncesi -- Larry Bird, Magic Johnson -- yani, onlara bakıyorum ve ne yaptıklarını biliyorum. Çok az da olsa yaptıklarını izleyebilmişliğim de var, ama gerçekten bunu yaşayabildiğimi söyleyemeyeceğim, anlatabildim mi? Bill Russellar, Wilt Chamberlainlar... Yani bana sorulduğu zaman gelmiş geçmiş en iyileri söylerken bu isimleri saymak, sadece bir kaç tane görüntülerini görebildiğim için çok zor geliyor.
Şöyle anlatayım, ben MJ'i izleyerek büyüdüm, ama o yaşlanmaya başlayınca Allen Iverson'ı, Kobe Bryant'ı ve Tracy McGrady'yi izliyordum. Ve kendi gözlerinizle izlediğiniz oyunculara daha çok güveniyorsunuz.
Scoop: Kendini bu tarz konuşmaların içine ait hissediyor musun?
Wade: Sana bir şey söyleyeyim mi... evet. Ama hangi konuşma, bilmiyorum. Michael Jordan bulunan konuşmalara kendimi ait hissediyor muyum? Tabii ki hayır! Belki kariyerimi tamamladığımda bir bütün olarak bakar ve görürüm, ama şimdi kalkıp Jordan ve Magic Johnson'ın içinde bulunduğu konuşmalarda bulunduğumu söyleyemem.
Ama çocukluğumda izlediğim oyuncular, Iversonlar, McGradyler, o oyuncular çocukluğumda çok saygı duyduğum ve oyun şekillerini örnek aldığım oyuncular. Onların konuşmalarında yer alıyor muyum? Evet, bence yer alıyorum.
Scoop: Bazıları sakatlıkların senden çok şey alıp götürdüğünü söylüyor, hatta olmasaymış Jordan konuşmalarına girebilirmişsin. Belki.
Wade: Şunu söyleyeceğim: Kimse bu ligde benim boyumda yapabildiklerimi yapanı görmedi. Yani Iverson bir noktaya kadar bunu başardı, o daha da kısaydı ve yine skorerdi. Ama benim bahsettiğim skor üretebilen, şut bloklayabilen, pas verebilen, top sürebilen, yapabildiğim herşey işte, biliyorsun, herkesin üzerinden sanki 2 metreymişim gibi smaç vururdum... bütün bu şeyleri başkaları yapamıyordu.
Şimdi Russell Westbrook'u görüyorsunuz, 1.91 boyunda bunları yapabilenlerden. Sonra Derrick Rose vardı, sağlıklıyken. Benim boyumdaki bu adamları görüp "Vay be, bu adamların yaptıkları inanılmaz." diyorsunuz. Ama benden önce böyle biri yoktu.
Scoop: Kobe'nin her zaman "bir sonraki Mike" olarak ya da "Michael Jordan'a en yakın oyuncu" olarak lanse edildiğini biliyorum, ve gerçek şu ki, öyle. Ama ben kariyerinin ilk yıllarında oyun stilin olarak ben seni daha çok Mike-gibi görüyordum. O "Mike seviyesi"ne Kobe'den daha yakındın.
Wade: Teşekkür ederim, gerçekten. Ama şunu demişliğim var, "Galiba Kobe Bryant bizim dönemimizin Michael Jordan"ı. Ben mi? Bilemiyorum. Ne zaman Mike'la kendi adımı beraber duysam, kaçarım, anlatabildim mi?
Onun gibi biriyle asla karşılaştırılmak istemezsin. O o kadar büyük biri. Yani aynı cümlede bile ismin geçsin istemezsin...
Scoop: Bekle, bekle, bekle ... tamam, onunla senin ismini aynı cümlede anmamızı istemiyorsun, ama kendine bunu mu söylüyorsun? Kendi başınayken, kariyerinde belli bir büyüklüğe erişmeye çalışırken, kendine o kategoride olmak istediğini ve o konuşmada yer almak istediğini söylüyor musun?
Wade: Oyunla işim bittiğinde o kategoride olmayı çok isterim. Evet.
Ama tarihteki yerimi düşünmem, o benim geleceğim. Şu anda tek gerçek şu andır. Oynamakla işim bitince ve oyuna verebileceğim herşeyi verdiğimde, o zaman neredeyim bakarım. Şu anda anı yaşıyorum.
Bu sene yeni bir sayfa açıyorum. 34 yaşında, 5 sene önce işi bitmesi gereken birinin sayfasını yeniden açıyorum. Şu sıralar bununla uğraşıyorum, o yüzden olaya hiç o şekilde bakmıyorum.
Scoop: Bütün bunlar beni 2006 Finallerinin 2. Maçına götürdü. Maç 1 ve 2'de hasta olup iyi oynamadığını ve Dallas'ın istediği yerde olduğunu sandığı dönemi hatırlıyor musun?
Ve ben koridorda yürürken beni kolumdan yakaladığını ve koluma girdiğini, sonra da "Onlara ne yapacağımı bilmiyorlar bile. Artık hasta değilim. İyileştim. İzle ve gör." dediğini hatırlıyorum.
Wade: Şimdi aklıma getirdin, ben de hatırladım. Bak, biliyordum. Çünkü o sıralarda NBA'deki en iyi oyuncu olduğumu düşünüyordum. O derece bir özgüvenim vardı. Oyuna o zamanki katkım herkesinkinden daha iyiydi.
Bir düşün -- ve bu benim aklımdan o sırada geçen bir şey: Daha yeni Detroit'i domine ettiğim bir seriden çıkmışım. Ligin savunma açısından en iyi takımına %50 küsür bir ortalamayla şut atmışım, kimsenin sayı atamadığı bir takıma, 50lerin yukarısında bir yüzdeyle şut atmışım.
O seriyi domine etmiştim ve o serinin son maçında da hasta olmuştum. Bu da Finallere kadar sürmüştü. Ve o zaman biliyordum ki, Dallas'ın -- onlara karşı kötü bir şey söylemiyorum -- beni teketekte savunacak bir adamı yoktu. Ve iyileştiğim anda uçacağımı biliyordum. Şimdi o tarz şeyleri nasıl yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yok.
Scoop: Tüm zamanlar sayı krallığı listesinde geçtiğin adam gibi, Bernard King gibi oynadın. Ve bence o da senin gibi en iyi şutör guardlar listesinde olmalıydı.
Wade: Gördün mü, Bernard'ı oynarken hiç izlemedim! Bir kaç öne çıkan hareketini ve hikayelerini biliyorum, ama oyunu nasıl onu bile bilmiyorum. Skorer biri olduğunu biliyordum, ama sahada neler yaptığını tam bilmiyorum.
Scoop: Isiah'a (Thomas) sor. O anlatır.
Wade: İşte bak bu adam yeteri kadar ilgi görmüyor. O listede neden yok? Ona çok büyük saygım var. İnsanlar bana Chicago hakkında soru sorduğunda, her zaman Isiah'ın Chicago'dan çıkacak en iyi oyuncu olduğunu söylerim, söylemeye de devam edeceğim.
Onunla konuşmuşluğumuz var ve der ki, "D-Wade, sen buradan çıkan en iyisisin," ve ben de hep reddederim. Açıkça burada saygı faktörü de var, ama Isiah Thomas olmadan olduğum yerde olamayacağımı biliyorum. İnsanlar Isiah'nın ne kadar harika olduğunu unutuyor. Yani, gerçekten ne kadar harika olduğunu... İnanılmazdı.
Scoop: Sanırım sana katılıyorum. Sana saygısızlık olmasın, ama Zeke (Isiah Thomas'ın lakabı) inanılmazdı. Ve hala Chicago'dan çıkmış en iyi isim o. 10 cm daha uzun olsa kendisi Magic/Bird/Michael konuşmaları içinde olurdu.
Wade: Bir de 11 sene falan oynadı değil mi? Çok erken sakatlanmıştı. (Isiah Thomas 13 sene oynadı)
Scoop: Bunu söylemene sevindim, konuyu tekrar sana çevirmek istiyorum. Sakatlıkların senin kariyerine ve olabileceğin oyuncuya etkilerinin neler olduğunu düşünüyorsun?
Wade: Sakatlıklar oyununuzdan alır götürür. Benim gibi bir sürü sakatlığı olan bir oyuncu gibi, insanların sizi farklı kıldığını düşündükleri özelliklerinizden alır götürür. Ben 3 tane diz ameliyatı, bir tane de omuz ameliyatı geçirdim. Diz sakatlıkları patlayıcılığınızdan ve diğer şeylerden götürüyor.
Scoop: Bu seni rahatsız ediyor mu? Bazen "Lanet olsun, eğer bu sakatlık olmasaydı şu olurdum..." diyor musun?
Wade: Tabii ki de! Samimi söyleyeyim evet diyorum. Michael Jordan'ın ve LeBron'un kariyerine bakıyorum. Şimdi o kadar geçirdiği sakatlığa rağmen Kobe'ninkine bakıyorum, ama Jordan'la LeBron'a bakınca diyorum ki, o kadar fazla sakatlıkla uğraşmadılar.
Ve o adamlar gibi yetenekleriniz varsa ve büyük bir sakatlıkla uğraşmak zorunda kalmazsanız, inanılmaz şeyler başarabilirsiniz. Yani evet, buna şu şekilde bakıyorum: Eğer benim o sakatlıklarım olmasaydı, eğer kariyerim boyunca LeBron'un yarısı kadar sağlıklı olabilseydim, büyük ihtimalle kariyerim onunki kadar büyük olurdu.
Ama sakatlıklar yüzünden -- ki bir sürü oyuncunun vardı, Tracy McGrady bir örnek; ve kimse Derrick Rose sakatlanmasaydı neler olabileceğini bilemiyor; Yani, belki de Russell Westbrook onun gibi sakatlanıp hiçbir şey olmamış gibi geri dönen tek kişiydi -- Hiç bilemeyeceğim. Ama ligin yüzde 85'i tüm kariyeri boyunca sağlıklı olmayan kişiler, o yüzden bu oyuncuların biraz şanslı olduğunu söyleyebiliriz.
Scoop: Sakatlıklarla bile, geçmişe baktığında, hiç pişmanlığın var mı? Kariyerinde bugüne kadar değiştirmek istediğin bir şey oldu mu?
Wade: Hayır. Kariyerim,... bunların hiçbiri planlı değildi. 5 yaşında basketbol topunu elime aldığımda hayal etmeye başladığım en çılgın hayallerimi bile geçmiş durumdayım. Şu anda olan herşey kremanın üzerine gelen vişne gibi. Şu anda gerçek anlamda rüyayı yaşıyorum yani gerçekleşen hiçbir şeye kızamam, çünkü hiçbir şeyin bu dereceye ulaşacağını beklemiyordum.
Scoop: Aslında çocukken büyüdüğünde en iyi olmak isteyen birinin büyüdükten sonra yaptıklarına şaşırması komik bir olay. Çok şaşırtıcı.
Wade: Evet! Yani şimdi çocuklarıma ve yeğenime bakıyorum ve onların yaşında olduğum zamanları hatırlıyorum. 14 yaşındayken NBA'e gidip en iyi oyuncu olmak istediğimi söylediğimi falan hatırlıyorum.
Şimdi onlara bakıyorum ve onlar da benim gibi olmak istiyor. Basketbol hayatlarındaki amaçları en iyilerden biri olmak! Ben de onlardan biri oldum! Bu inanılmaz!
Scoop: Asıl inanılmaz olan şimdiki yere gelmek için ve bu şekilde anılmak için o kadar çalıştıktan sonra, olduğunda sanki olmaması gerekiyormuş gibi davranman. Utanmasan buna inanamayacaksın.
Wade: Evet. Bu durum benim için... LeBron'unkinden farklı. Herkes LeBron'un oynayabildiğini biliyordu! Oynayabiliyordu da, sadece oynaması bekleniyordu. Kimse benim oynayabildiğimi bilmiyordu. İnsanların radarına giremiyordum. Ben 2 metre, 120 kilo ve yetenekli doğmadım, anlatabildim mi? Kimse bana bakıp "Bu adam oynayabiliyor" demiyordu. Yani benim için bu tarz şeylerin olması hala çılgınca.
Yani, ne zaman sıralamalar çıksa, nerede olursam olayım, hiçbir zaman NBA'de ilk 100'e girebileceğimi düşünmedim. O zaman böyle şeyleri hiç düşünmüyordum. Ben de sonra yerleştirildiğim her sıralamayı geçtim.
Bazı hayranlarım başka listelerde beni en iyi şutör guardlar arasında 3. veya 4. falan gördüğü zaman kızıyorlar. Ben de diyorum ki "Kaçıncı sıra olduğunu söylediklerinin farkında mısınız?"
Scoop: LeBron dedin de, hepimizin onun "oynayabildiğini" bildiğimiz bir gerçek vardı. Ama bence o kadar küçük yaşta 'büyük' olarak nitelendirilmek ve batırmamak gerçekten zor olmalı. Merak ediyorum, eğer batırmamak, yaşayıp bu beklentileri aşmak ve başarmak mı daha zor, yoksa senin yaptığın gibi olmayan beklentileri geçmek mi daha zor?
Wade: Bu harika bir soru. Bu nasıl bir şey biliyor musun? Bu en iyi rapçi hakkında tartışmak gibi: 2pac mı Biggie mi? Bence bugün kimse bunun cevabını veremeyecek çünkü iki alanda da argüman bulabilirsin. Sana söyleyeyim, bu bir berber dükkanı muhabbeti olabilir. Bütün gün tartışılabilir.
Scoop: Kobe'ye bakıyorum ve kariyeri boyunca saygı duyulduğunu ama bu sezona kadar pek sevilmediğini farkediyorum. Sen kariyerinin sonunu nasıl görüyorsun?
Wade: Yani, bence bu şekilde sona ermeyecek. Bence lig çevresinde bir aşk festivali dönmeyecek. Ama yolun sonuna geldiğimde, her zaman söylediğim gibi, artık oynamadığım için daha da takdir edileceğimi düşünüyorum.
Sana bir şey diyeyim mi, şimdi 34 yaşına geldim ve bir süredir en sağlıklı zamanımı geçiriyorum. Bence insanlar beni sakatlıklarla boğuştuğum bir kaç sezon izledikten sonra sağlıklı oluşumu görünce, şu anda olduğum oyuncu için beni takdir edeceklerdir. Şu anda geçmişte en iyi dönemimden farklı bir şekilde takdir görüyorum, ve sağlıklı olduğuma göre yapacağım şeylerden dolayı bu takdiri görmeye devam etmek istiyorum.
Scoop: Ama kariyerini ne zaman bitireceğini bilmiyorsun değil mi?
Wade: Evet biliyorum. Zamanı aklımda.
Scoop: Paylaşacak mısın yoksa paylaşmayacak mısın?
Wade: Tabii ki de paylaşmayacağım. Ama bence bu tür bir planınız olmalı. Plan yapmalısınız. Yani, şu noktada, eğer son zamanlarım için bir plan yapmamışsam bu bir aptallık olur. Nasıl gideceğini kim bilebilir ki, ama her durumu göz önüne aldığım ve ne zaman ayrılacağımı bildiğim bir zaman var. Mükemmel bir dünyada, kapıdan çıkıp bu iş bana göre değil deyip gidebilirim ve bunun sebebi sakatlıklar olmaz. Mükemmel bir düyada, yürüyerek çıkabilirim.