ESPN'in en önemli yazarlarından Zach Lowe, Golden State Warriors'ın diğer 'Splash Kardeşi' Klay Thompson hakkında çok güzel bir yazı kaleme aldı. İşte Lowe'ın yazısı:
Batı Konferansı Finallerinin 6. maçının ikinci çeyreğinin bitmesine 4:54 kala alınan bir mola sırasında, Thunder, Golden State karşısında 11 sayı öndeydi ve Luke Walton, Warriors'ın rüya gibi olan sezonunun en kritik anına geldiğini hissetmişti -- birinin rahatsızlık verecek bir mesaj iletmesi gerekiyordu.
Walton kalabalığa 3. ve 4. maçların Thunder'ın dargınlık veren arenasında Warriors'ın elinden ikinci çeyreklerin sonunda kaçtığını bağırarak söylemişti. Ve onlara resmen yalvardı: Son 4:54'te maç yeniden kaçamazdı.
Walton, kritik bir anda bir araya gelmiş bir topluluğa geçmişi hatırlatacak şeyleri söylemenin riskli olduğunu anlamıştı. Golden State'in Cleveland ile oynadığı 2. maçın öncesinde ESPN.com'a da "Oyuncularınızın aklına asla olumsuz düşünceler yerleştirmek istemezsiniz" şeklinde bir demeç vermişti. "Ama akıllarına getirme ihtiyacı duydum. Pişmanlık olmazdı. Ve maça odaklandıklarını da biliyordum."
HATIRLANDIĞI NOKTA O ÇEYREKTE OLMALI...
Hemen sonrasında, oyuncuların dediğine göre Draymond Green de Walton'ın dediklerini tekrarladı. Stephen Curry de katıldı: O son 4:54'te kazanmak zorundalardı. Klay Thompson ise, genelde olduğu gibi, hiçbir şey söylemedi - veya Thompson ya da diğerleri ne söylediğini hatırlamıyor. Kendisi ikinci 'Splash Kardeş' ve Golden State'in süperstar üçlüsünün son ismi. Green takımın ateşli ruhu, Curry de sistemin iki kez MVP olmuş arızası; Curry ve Thompson birkaç sene önce İspanya'da birlikte tatildeyken, oranın yerlileri Thompson'a kameralarını uzatıp Curry'yle fotoğraflarını çekmelerini istemişti.
Ama o gece Oklahoma'da Warriors'ın sezonunu kurtaran kişi Thompson'dı, ve Thompson bütün playoff dönemi boyunca en istikrarlı oyuncularıydı da. Herkes kendisinin son çeyrekte Golden State'i hayata döndüren 5 tane akla mantığa sığmayan üçlüğünü hatırlasa da, kimse o çeyreğin son 4:54'te Warriors'ı boğulmaktan kurtarıp su üzerinde tutan üçlüğü unutmamalı.
Sadece katil içgüdüsüne sahip bir basketbolcu öyle şutları deneyip sokabilirdi. Thompson'ın sakin Güney Kaliforniya havası, kendine en üst seviyede güvenen ve acıyı reddeden kombinasyon yapısını örtülüyor. Tıpkı Green'de olduğu gibi.
"Klay'de öyle bir şey görmezsiniz." demişti Steve Kerr ESPN.com'a "Duymazsınız. Nadiren konuşur. Ama o adam tam bir basketbolcu."
Batı Yakası adamları olan Kerr ve Walton da yanlış anlanan bu durumu bilenlerden. "Klay'de kesinlikle o Güney Kaliforniya gevşekliği havası var -- bizde de aynı şekilde. Sanki umursamıyor gibi gözüküyorsunuz. Ama Klay'de büyük olma ve kazanma adına ateşli bir arzu var. Oklahoma'daki o gece, kaybetmemize izin vermedi."
"O ilk Terminatör gibi -- hiçbir şey söylemeyen ama görevini kafasında hesaplayan," demişti Warriors yöneticisi Bob Myers ESPN.com'a "Terminatör'ün görevi John Connor'ı öldürmekti. Klay'in görevi ise maç kazanmak."
"EN İYİ ŞUTÖR BENİM SANIYORDUM, TOKAT YEMİŞ GİBİYDİM"
Green'in 2012'deki draftta kendisinden önce seçilen 34 oyuncuyu sayması sürpriz değildi. 2011'deki 11 numaralı seçim olan Thompson, motivasyon için aynı benzini sessizce yakıyor -- kontrat uzatmasını o zamanki menajeriyle imzalayıp erkenden evine, köpeği Rocco'yla oynamak isteyen tasasız, şakacı bir adamdan beklenmeyen bir şekilde.
Thompson aynı alaylı tavrı, draftta Jimmer Fredette'i kendisinden önce seçen Kings'e karşı da göstermişti. "Kendimi o drafttaki en iyi şutör olarak görmüştüm, o yüzden başkası benim önümde başka bir şutör seçtiğinde bu bana atılan bir tokat gibiydi." demişti Thompson Finallerin ilk maçından sonra.
Takım arkadaşlarına ve koçlarına kapalı kapılar ardında, Cavaliers'taki iki isim Kyrie Irving ve Tristan Thompson'ın kendisinden aynı draftta önce seçildiğini hatırlatmaya bayılıyor; Cavs'in "yanlış Thompson"ı aldığı konusunda espriler yapıyor. Yardımcı yönetici Kirk Lacob'ın dediğine göre "Kendisi Kyrie'nin ondan önce seçildiğini kesinlikle hatırlıyor, bunu söyleyebilirim."
Lig geçtiğimiz hafta tüm NBA'deki ilk 5 kadrolarını açıkladığında, Damian Lillard Thompson'ın önünde ikinci takıma seçilince, söylenenlere göre çok sinirlenmiş. Soyunma odasında olay çıkaran Thompson, oy verenlerin kendisinin Lillard'ı ikinci turda savunduğunu görüp görmediklerini sorup durmuş. Thompson'a da kibarca oy verenlerin playofflardan önceki performansa göre değerlendirme yaptıkları hatırlatılmış.
"Kimsenin benden önde olmasını asla kabul etmeyeceğim." demiş Thompson.
Tüm Warriors ekibi şu konuda hemfikir: Kimse bir mağlubiyeti bu kadar sert bir şekilde kabul etmiyor. Golden State yardımcı koçlarından Ron Adams, kendisi için "Bir oyuncunun kaybedişini görmek istediğiniz gibi kaybediyor. Direk kalpten vuruluyor." yorumunu yapmıştı.
Finallerde henüz patlama yapmasa da, 2. maçtaki 17 sayı, 5 asistlik performansı, kendisinin 2011 draftında edinebileceği düşünülen, ve genişleyen yeteneklerini göstermişti. Uzun süre Irving'i savunarak geçirdi kendisini Irving'in kalçasına yapıştırdı, perde etraflarından kovalandı ve Irving'in şut atmak için ihtiyacı olan boşluğu vermemek için elinden geleni yaptı.
Irving veya J.R. Smith LeBron'a perde yaptığında, Warriors gayet memnun bir şekilde Thompson'ı King James'in önüne atıyor -- Thompson'ın daha geniş bir adamı tutabilmesine güvenip kendilerinin yardım savunması için doğru anı bekliyorlar. Thompson geçen senenin Finallerinde bunu çok iyi başaramıyordu, keza James onu çoğu zaman görmezden gelmişti.
Thompson bu sefer sert bir dayanıklılık ortaya koydu. James'i çemberden tamamen uzak tutamasa da, LeBron'u daha sıkı çalışmaya zorladı ve daha çok enerji harcatıp her saniye daha da yaklaştı:
Warriors Irving ve Love ikili oyuna girdiğinde, Kevin Love'ı boyalı alanın yakınlarında tutma işi ona düştü ve Love sırtı dönükken oldukça çirkin bir yüzdeyle bu sezon Golden State'e karşı 15'te 5 isabet bulabildi. Üstelik Synergy Sports'un söylediğine göre buralarda hiç faul hakkı da kazanamadı.
Thompson'ın playofflarda savunma anlamında öne çıkan sınavları sırayla: James Harden, Lillard, Russell Westbrook ve Irving/James kominasyonuydu. Genelde Harden ve James gibi adamların hücumda büyük yükler taşıdığı için oyunun diğer kısmında dinlendiğini duyarız. Thompson bu adamları maç başına 35 dakika boyunca kovaladı ve Warriors adına sayılarda 1. sırada olup, üçlük çizgisinin gerisinden ortalama maç başı 10 şutta %44 ile isabet buldu.
Kerr, Thompson'ın yaptıkları için "Yaptığı işi bir düşünün, bunu yapıp bir de böyle şut atması? Gerçek dışı resmen." demişti.
Aynı zamanda SportVU'daki verilere göre rakiplerinden daha çok koşuyor - maç başına 4 km civarı -.
"Hiç yorulmuyor" diyor Walton kendisi için.
"BUNLAR HANGİ ADAMI İZLİYOR?"
En ön plana çıkan yöneticiler bile 2011'de bunun olacağını görmediler -- bu saygı eksikliği durumu Thompson'ın hala içine dert olan bir durum. Genelde sessiz, ilgisiz, hem oyununu hem de hayattaki ufkunu genişletmeye pek isteği olmayan şekilde gözüken bir oyuncuydu. Çaylak sezonunda, takım sahibi Joe Lacob'ın dediğine göre Warriors kendisini "Olabildiğince En iyi Şekilde Oynayanlar" isimli bir rapora koymuştu. Bu, Thompson'ı olduğu yerden hareketlendirip, "aklını basketbolun ötesine taşıması için" yapılan bir teşebbüstü.
Draft uzmanları kendisinin en iyi şekilde savunma yapması için fazla yavaş olduğunu sorguluyordu. "Raporları okurdum, 'Savunmasına çalışması lazım, çabuk değil, kimsenin önünde kalamıyor,'" tarzı şeyler yazardı diyor Thompson. "Ben de 'Bu adamlar beni izliyor mu acaba?' diyordum."
Thompson'ın iç durumu öyle karışık ve değerliydi ki, Spurs kendisini takas yoluyla almak için iki özel antrenmana ihtiyaç duymuştu. İlk antrenmandan sonra, Spurs'ün şut hocası Chip Engelland, ön büroya söyledikleriyle onları ürkütecek bir şey söylemişti: Thompson'ın rekabetçi doğası ona Manu Ginobili'yi hatırlatmıştı.
"Derin bir durumu var. O kırıntı onda var. Bakınca, görüyorsunuz."
Thompson, kendi söylediğine göre kendisi gibi atlet olan kardeşleri Mychel ve Trayce ile ettikleri ateşli rekabetin, herhangi bir şeyde kaybetmeyi - basketbol, pingpong, her ne olursa - kişisel başarısızlık olarak algıladığını söyledi. Ve kendisi hep sıkı çalışan biriydi. Lacob bir keresinde Thompson'a eğlenmek için ne yaptığını sormuştu. Thompson basitçe şu yanıtı verdi, "Şut atmayı severim." Lacob Thompson'a saha dışında ne yapmak istediğini sorunca, Klay kendini tekrarladı: "Şut atmayı severim."
Thompson, oyununun diğer parçalarına da aynı çalışma ahlakını işledi. Çaylak sezonunun sonrasındaki yaz döneminde Thompson, Golden State'in yardımcı koçlarından Darren Erman ile savunmanın en derin noktalarına kadar indi. Perdeler arasından kayarak geçme, yardım için içeri geçme ve şut atanlara tekrar koşma üzerine çalıştılar.
İşleri bittiğinde ise, Thompson'ın ve diğer oyuncuların uyguladığı teknikleri maçlarda sergilediği filmleri izlerlerdi. Öbür genç Golden State oyuncuları bazen bu yaz çalışmalarının zorla olup olmadığını soruyorlardı. Değildi. Ama Erman'ın dediğine göre, Thompson böyle bir şeyi hiç sormadı bile.
HER ÖZELLİĞİ HARİKA OLMASA DA...
Thompson'ın savunmada ne kadar iyi olduğuyla ilgili bazı tartışmalar var. Gelişmiş rakamları kendisini hala vasat ve yayılan ününün altında gösteriyor. Kendisi normalin aşağısında bir ribaundçı, pas arasından top çalmıyor ve bazen faul sıkıntısına çabucak girebiliyor. Artı-eksi rakamlı istatistikleri gelişse de, bu tarz şeyler kendisinin bu emeklerini gizleyebiliyor. Topsuz alandaki savunması biraz daha zayıf kaldığı için, Warriors kendisini top sürenlerin önüne atmayı tercih ediyor.
Thompson tartışmasız o işte harika bir isim ve bu işi farklı cüssede oyunculara karşı yapabilmesi de, Cleveland hücumundaki pas seven yapının kan akışını kitlemiş durumda.
Diğer yandan, Thompson çok iyi bir top hakimiyetine sahip değil ve Curry'nin yanında oynamanın yararlarından faydalanıyor. Bu durum da NBA'in ön büroları içinde şu tartışmalara yol açıyor: Eğer Thompson, Harden'la yer ve rol değiştirirse ne kadar tehdit edici gözükür?
Bu mantıklı bir soru. Thompson'ın patlayıcı top hakimiyeti özellikleri yok; bire birde kanat oyuncularını geçmekte zorlanıyor, ve kendisi ortalama bir pasör. Bu durum ise kendisini başka bir başlık altına taşıyacak konuya girmesini engellediği için değerlendirmek kolay oluyor.
Thompson verdiği pas sonrası hücuma geçtiği oyununu yavaş yavaş geliştiriyor, ve elit şutörlüğü de buna iyi bir başlangıç sağlıyor. Yetenekler bağımsız olarak ortaya çıkan soyut şeyler değildir. Etkileşim içine girerler. Bir tarihi yetenek, daha aza sahip olanları yükseltebilir.
Thompson gibi şut atabildiğinizde, Westbrook'un vahşi hızına ihtiyaç duymazsınız. Thompson kalabalık içinde eskiden berbat turnike attığı günlerden beri daha tutarlı hale gelmeye başladı, daha çok faul alıyor ve daha az top kaybı yapıyor. 2. maçta, Shaun Livingston'la bulduğu 2'ye 1 hızlı hücumda Golden State yöneticilerinin 2 sene önce ne kadar kötü bir pozisyon şeklinde değerlendirebilecekleri anda herkesi şaşkına uğrattı.
Thompson'ı Harden'ın yerine koyun, ilk seçenek olmakta sıkıntı çekmeye başlayacaktır. Ama bu açıdan basit bir şekilde bakmak, bir takım yaratma bakış açısını umursamamak demek olur ve Thompson'ın uyum sağlayabilme yeteneğini hiç göstermiyor. Rockets ekibi Harden üzerine kurulmuş bir ekip -- birkaç perde yapan ve düz şut atan oyuncular, Harden'ın topa en çok sahip olduğu hücumlarda yörüngede duruyor. Eğer Thompson, Houston'ın asıl adamı olsaydı, Rockets daha değişik bir şekilde yapılanan bir takım olurdu (savunmada daha iyi bir takım olurdu)
Thompson ilk seçenek olarak daha çok ikili oyunda bulunurdu ve o yükün altında ne kadar dayanabilirdi belirsiz. Ama hayal edilen bir gerçekle kesin olan bir hatayı birleştirip hayal kurduğumuzda dikkatli olmamız gerekiyor. Thompson'ın ağır ikili oyun içeren hücum setlerine ne kadar dayanabilecdeğini bilmiyoruz çünkü kendisine bu fırsat hiç sunulmadı.
Curry top süren yıldız, ve Warriors tam olarak büyük bir ikili oyun takımı değil zaten; kendilerinden biraz daha az perde yapan takım Knicks ekibi. Thompson'a birkaç fırsat daha verilirse, hücum şemalarını arasındaki arabulucuğu daha iyi öğrenecektir. Halihazırda bunu yardımcı oyun kurucu olarak Andre Iguodala'nın yanında, Golden State'in yeniden modellenen bench kadrosu üzerinde zaten yapmakta.
Point guardlar için kendisini perde olarak kullanırsanız, savunmacılar değişmeye girecek ve Thompson'a da kısa oyuncu kalacaktır. Thompson da Mark Jackson'dan kalma sırtı dönük oyununu gösterme şansı bulacaktır.
Bütün bunlar daha sıkı savunulan orta mesafe şutlarına yol açacaktır fakat Thompson'ın inanılmaz istikrarı, sonucu olumlu yapacaktır. Daha büyük bir role itilen bir oyuncu için bunlar normal şeyler. Ama en sonunda Seattle dönemindeki Ray Allen'a dönüşebilir -- geleneksel olmayan, sağlam hücum şemalarının ön ayağı olan ve hızlı bir ilk adıma sahip olan, top süren oyuncu.
Allen bir Sonic iken, çoğu zaman bire bir oynuyordu. İçeri giriyor, sırtı dönük oynuyordu ve bunlar savunmada eşleşme değişiminden sonra oluyordu. Kendisinin çizgiden içeri girerek veya top sürerken bir anda şuta kalkabileceği bir hücum egemenliği bulunuyordu. En iyi dönemindeki Ray Allen, Klay Thompson'dan bir tık daha hızlı ve çabuk odaklanabiliyordu, ama bu durum Thompson'ı ilk seçenek olarak düşünmek için büyük bir engel değil. O takım ikinci bir katil opsiyonuyla ve top sürebilen bir oyuncuyla hala çok iyi olabilirdi.
Ama o takım Warriors'ın Thompson'ı ikinci rolde kullandığı kadar iyi olmazdı. Warriors 73 maç kazandı, ve şampiyonluk tekrarı yolundalar. Belki de gelmiş geçmiş en iyi takım bile olabilirler. Curry için faul sıkıntısını elersek, Thompson'ın rahat olmadığı noktalarda yeteneğinin sınırlarını genişletmesine gerek kalmaz. Ondan sadece ne yapıyorsa, onu yapması beklenecektir, ve tabii ki de iyi bir şekilde yapması.
Şu anda ise o işi Curry ile beraber gezdiklerinde yerlilerin tanıyacağı kadar iyi yapıyor. "Belki de 'Aa, evet, o da yardımcısı!' derler." diyor Thompson gülerek. Ve "Hiç sorun değil." diyor.
✍ AVRUPA'DA GERÇEKLEŞEN O BOMBA TRANSFER! HERKES ŞU ANDA BUNU KONUŞUYOR! 🫵 👉 BURADA