LeBron'un 2016 sezonu nasıl geçti?

LeBron James, evine döndükten sonraki ilk sezonunun final serisinde Golden State Warriors'a karşı yaşadığı başarısızlıktan sonra, yeni sezonuna daha sağlıklı takım arkadaşlarına sahip olma ümidiyle başlamıştı.

Her fırsatta Cavaliers'a ve daha önemlisi Cleveland şehrine bir şampiyonluk getireceği sözünü vermiş olan LeBron, sezon başlamadan Cavs kadrosunu artık "taşımayacağını", sadece "liderlik edeceğini" söylemişti.

Sezona Kyrie Irving olmadan başlayan LeBron, onun yokluğunda Doğu Konferansında Cavs tayfasını yine liderliğe sürüklemeye devam edebiliyordu. Lakin Cavs'in zayıf Doğu konferansında, kendi oyun biçimlerini tam oturtmamalarına rağmen lider olmaları, ilerisi için bir nevi tehlike sinyallerini de beraberinde getiriyordu. Lakin Finalde karşılaşabileceği rakipleri Golden State, San Antonio ve Oklahoma City, Cleveland'a göre daha derli toplu bir oyun sergiliyordu. Bu rakiplerinden en önemlisi, Final serisinde 3-1'den dönüp 4-3 yeneceği ve normal sezonda rekor üzerine rekor kıran ve 73 galibiyetle sezonu tamamlayan Golden State Warriors idi.

Ocak ayı sonunda Doğu Konferansında lider olmasına rağmen Cavaliers yönetimi koç David Blatt'in işine son verince, kafalar LeBron'a çevrilmişti. Keza geçmişte Miami Heat üyesiyken şu anda da oranın baş antrenörlüğünü yapan Erik Spoelstra'nın işine son vermeye kalkıştığına dair söylentiler o zaman da dönüyordu. Yardımcı koç olan Tyronn Lue, baş antrenörlüğe yükseltildi ve Lue'nun LeBron ve takım üzerinde yaratabileceği etki, işine başladığı ilk günden beri sorgulanmaya başlanmıştı.

Normal sezonda sayı krallığı tarihindeki en skorerler listesinde yükselmeye devam eden LeBron, 'all-around' oyununu Kyrie'nin de sene başında takıma katılmasıyla sürdürmeye devam etti. Şubat ayında ilk 15'e adını yazdırmıştı bile. Irving'in belli bir süreye kadar dikiş tutturamaması, LeBron'u çok etkilemiyordu, keza o 'LeBron mentalitesiyle' bütün takım arkadaşlarını oyuna katmak üzerine olan oyununu oynamaya devam ediyordu. Mart ayına doğru "Bu yıl 10 kat daha iyi hissediyorum" şeklinde yaptığı açıklamasıyla LeBron, geçen yıl sezon içerisinde yaptırdığı iğnelerin ve ağrıların da sona erdiğini, önünde başarıyı bloke edebilecek hiçbir engeli kalmadığına kendini inandırıyordu.

MEDYA DA RAHAT BIRAKMIYORDU

Heat'ten eski takım arkadaşı Dwyane Wade ile birlikte Miami'de aynı spor salonunda çalışması, medyada beklenmeyen bir tepki almıştı. LeBron'un içtiği suyun bile haber olduğu günümüz basketbol medyasında, bu olaydan sonra "Miami'ye geri mi dönüyor?" şeklinde dedikodular bile çıkmıştı. Sadece o değil, günün birinde ligteki en yakın arkadaşları Chris Paul, Carmelo Anthony ve Dwyane Wade ile şampiyonluk kazanabilmek için aynı takımda yer alabileceğini söylemesi de, Cavs'in Twitter hesabını 'unfollow' etmesi de, beklendiği gibi negatif eleştiriler almıştı.

Cavs ekibinin bu dönem içerisinde aldıkları beklenmeyen yenilgiler, takımın hala mental sorunlar yaşadığını gösteriyordu. Playofflara 1 ay kadar bir süre kala, LeBron, bizzat takımın playofflara hazır olmadığını söylemişti. Fakat, bu durum LeBron'un kendisi için geçerli değildi. O dönemde çoktan bireysel performansında vites yükseltmiş olan LeBron, Mart sonundan playoffların başladığı tarihe kadar 28.4 sayı, 8.5 asist ve 8 ribaund ortalamalarla, playoff öncesinde "Moda girdim. Tam olarak istediğim durumdayım." sözlerini destekleyen istatistikler tutturmuştu. Normal sezonu ise, 25.3 sayı 6.8 asist ve 7.4 ribaund ortalamalarıyla kapattı LeBron.

Playoff LeBron'u ise ayrı bir canavardı. Seri seri bakarsak, Cavs tayfasıyla süpürdüğü ilk 2 seri olan Detroit Pistons ve Atlanta Hawks serisi, yine bir istatistik şovuydu. Eşleşmesi olan Stanley Johnson'ın ufak bulaşmalarına karşın, oyununu oynamaya devam eden LeBron bu seride 22.8 sayı, 9.0 ribaund ve 6.8 asist ortalamalar tutturmuştu. 'Kafasına girdiğini' iddia ettiği Johnson'dan bu 4 maç sonrası haber alınamadı. Atlanta'da ise rakamlarını nispeten arttıran LeBron, ribaund istatistiğinin sadece 0.5 oranında düştüğü Hawks serisinde, 24.3 sayı, 8.5 ribaund ve 7.8 asist ortalamalarla oynadı.

Toronto Raptors serisi herkesin merakla beklediği bir seriydi fakat seri başlamadan Raptors'ın yenileceğine kesin gözüyle bakılıyordu. LeBron ve Cavs ekibi seride 2-0 öne geçtiğinde bu yorumlar altyapısını da sağlamış oldu gibi gözüküyordu fakat Cleveland'lılar Kanada'ya gittiğinde iş öyle gözükmeyecekti. Burada oynadığı 2 maçı da kaybeden Cavs ekibi, seride 2-2 eşit duruma düştü. Medyanın bu durumlarda hazırda haber saklıyormuş gibi üzerine gittiği Cavs takımı için, 'Raptors beklenmeyeni yapacak, Cavaliers'ı evinde yenecek' temalı haberler çıkmıştı bile. Lakin 6. maçı aldıktan sonra 7. maçta da vites yükseltip 33 sayı bulan James, bu söylentileri fazla ilerlemeden son buldurdu.

PEKİ FİNALLERDE NE YAPTI?

Ve beklenen an gelmişti... LeBron, geçen sene kendisini hayalinden ve hedefinden alıkoyan San Fransisco çocuklarıyla 1 sene sonra tekrar finallerde karşılaşmıştı. Ligi normal sezonda silip süpüren Warriors'ın oy birliğiyle tüm oyları toplayarak MVP olan yıldızı Steph Curry, arka arkaya şampiyonluk için ekibiyle finallere tekrar çıkmıştı. Yalnız bu sefer bir fark vardı...

LeBron'un, geçen sene eksikliğini çektiği arkadaşları Kyrie ve Kevin Love, yıldız ismin yanında mücadele edeceklerdi. Fakat hiçbir şey final serisinde beklenen gibi olmadı. Tüm sene #IPromise hashtagiyle takipçilerine hedefini hatırlatıp duran LeBron, ilk 2 maçta aldığı yenilgiyle Cleveland'daki hayranlarını yine perişan etti. Ama bu seride tek perişan olan kendisi değildi, geçen sene kendisini Larry O'Brien kupasından uzak tutan rakileri Stephen Curry ve Klay Thompson da kötü bir seri geçiriyordu. LeBron, ilk 2 maçta sahip olduğu 'arkadaşlarımı da oyuna katmalıyım' mentalitesinden ne zaman uzaklaştı, işte o zaman altın-mavililer yandı...

Kyrie Irving'in hücumda ne yapacağını artık bildiği bir takımda oynamaya başladı LeBron. Tristan Thompson'ın hücum ribaundları, J.R. Smith'in az ama öz üç sayılıkları, Love'ın hücum anlamında katkı verememesine rağmen, savunmasıyla kendini ortaya koyması derken, üstüste 2 maçta 41 attı LeBron. Bu maçlardan birinde kendisine aynı sayı miktarıyla takım arkadaşı Kyrie de katıldı. 3-1 geriye düştükleri seri, artık 3-2'ydi ve umut yüksekti. Sadece 2 maç daha almaları gerekiyordu.

5. maçta sakatlandığı için 6. maçta pota altında Andrew Bogut'u kaybeden Warriors ekibi, bunun sıkıntısını her yerden sayı bulabilen LeBron'u savunmaya çalışarak gördü. 41 sayı ve 11 asistlik performansıyla LeBron, insanüstü oynayarak seriyi 3-3'e getirmişti.

Bütün bunlar olurken, MVP Curry, kayda değer sadece 1 tane iyi performans geçirmişti. LeBron ise mentalitesinin götürdüğü oyunu ile Cavs'i 3-1'lik delikten çıkarıp 3-3'lük yüzeye getirmeyi başarmıştı. Serinin 7. maçında Cavs ekibinde herkesin elinden gelenin en iyisini yapması, LeBron'un triple double yapması, Kyrie'nin maçı kazandıran 3'lüğü yollaması, (LeBron'un Andre Iguodala'ya koyduğu bloğun dışında) Love'ın 14 ribaund alması ve Curry'nin maç sonunda önünde kalmayı başarması derken, LeBron da başarmıştı. 52 senedir hiçbir büyük spor branşı liginde şampiyonluk yüzü göremeyen Cleveland'a şampiyonluğu getiren isim olmuştu.

Finallerde bütün 5 ana istatistikte (sayı, asist, ribaund, top çalma, blok) lider olan LeBron, kaybetmesi durumunda bile Finaller MVP'si seçilmesinin tartışıldığı bir seri geçirmişti. Bu güzel performansı da oldukça muazzam bir şekilde şampiyonlukla süsleyen Akron'lı isim, kariyerinin en güzel hikayesini yaşadı, ve izlemesi de bizlere düştü.

6 sene önce formasını yakanlar, şimdi NBA Store'larda kuyruklara giriyordu... Ve LeBron, kendisine bu şampiyonluğun neden Miami'de kazandığı 2 şampiyonluktan daha anlamlı olduğu sorulunca, şu cevabı veriyordu:

"Evimdeyim..."

YAZI: DOĞUŞ ÇİFTÇİ