"MHK, Deniz Ateş Bitnel’i gözden çıkarmış"

Bu sezon Kasımpaşa - Çaykur Rizespor maçının bitiminde hakemliği bırakan Deniz Çoban, "Deniz bitti" başlıklı köşe yazısında konuşulacak iddialarda bulundu. İşte Deniz Çoban'ın o yazısı...

"MHK Dik Duramıyor

Merkez Hakem Kurulları hakemlerden sahada cesaretli olmalarını, takımlar karşısında dik durmalarını ve her ne olursa olsun takımlara taviz vermemelerini isterler.

Burada defalarca yazdım:

7. Haftada oynanan Trabzonspor Konyaspor maçı: Süleyman Abay…

10. hafta Trabzonspor-Gaziantepspor maçı: Çağatay Şahan…

En son Galatasaray Trabzonspor maçı: Deniz Ateş Bitnel…

Bu maçlardan sonra MHK, bu saydığım isimlerin hiçbirine görev ver(e)miyor. Sebebi? Çok açık değil mi? Trabzonspor’u üzdükleri(!) için.

Son yaşananlara bakınca şunu anlıyorum: Belli ki MHK Bitnel’in görevlerini kamuoyundan gizlerken de, daha önce atandığı milli maç görevinden geri alırken de çekindiği tek bir şey vardı: Trabzonspor camiasının tepkisi.

MHK olarak kulüplere karşı dik duramıyorsan, sahada hakeminden nasıl dik durmasını bekleyeceksin? Maça çıkan hakem; akıbetinin bir başkanın iki dudağı arasında olduğunu bilerek, nasıl sağlıklı düdük çalacak?

Sıfırı Tüketmeyin

MHK’nin hakem atatma kurulu 3 kişiden oluşuyor. Bu kurul hakemlerden adaletli ve cesaretli olmalarını istiyor. Tabi hakemler de, kurul üyelerinin adil ve cesur olmalarını bekliyor. Peki, bu kurul göreve geldiğinden beri ne yaptı? Sırf kulüpler istedi diye tam 4 hakemin kellesini hiç tereddüt etmeden verdiler. Sırasıyla İlker Coşkun, Süleyman Abay, Çağatay Şahan ve en sonunda Deniz Ateş Bitnel.

Hikmet Öksüzoğlu’nu geçiyorum. O zaten, bizzat tarafsız olması gereken MHK’de, Trabzonspor Kongre Üyesi sıfatıyla bulunuyor. Dolayısıyla hakemliği ve hakemliğin geleceğini değil, Trabzonspor’un menfaatlerini ön planda tutuyor. Bu nedenle ona söyleyecek bir sözüm yok.

Ancak Müftüoğlu ve Gezer için söyleyecek bir çift sözüm var…

Siz bu hakemlerin abileriydiniz… Daha dün içlerinden çıktınız… En büyük rahatsızlığınız; kulüplere esir olmuş hakem yöneticileriydi. Bu kellesini verdiğiniz hakemlerle daha düne kadar beraber yemiş, beraber içmiştiniz… Aynı ortamda nefes almış, aynı maçta kader birliği yapmıştınız… Beraber üzülmüş, beraber sevinmiştiniz…

Dost olan, dostundan bu kadar kolay vazgeçer, koltuk uğruna dostunun kellesini bu kadar kolay verir mi? Anlam veremiyorum. Emin olun, hakemlerin size olan sevgisini ve güvenini bitirdiniz, hiç olmazsa sıfırı tüketmeyin…"