Geri
İleri  

Sebahattin Çakıroğlu'nun ardından…

Futbol yazarı Yavuz Atalay, Trabzonspor eski yöneticisi Sebahattin Çakıroğlu'nun vefatının ardından bir yazı kaleme aldı.

Ya kısmet bir daha, diyerek ayrılmıştık…

Sonra, ne ben onu görebildim ne de o beni…

***

Çok üzgünüm…

***

Amerika'ya gelmeden önce İstanbul'da bir araya gelecektik…

Hastalığı müsaade etmedi, zira hastalığının ikinci defa nüksettiği o uzun sürecin ilk günleriydi…

***

Bir daha yüz yüze görüşememiştik ama -neredeyse- her gün telefon ile konuşuyorduk…

***

Bir ara hastalığının etkisinden sıyrılıp, dostlarını ziyaret etti…

Beni aradı…

Sesi çok mutlu geliyordu…

Anladığım kadarıyla onu mutsuz eden hastalık değil, dostlarından uzak kalışıydı…

***

Dostları demişken…

Sebahattin Bey, vefasızlığı da gördü ihaneti de…

Özellikle, seçim sürecinde ve sonrasında…

***

Ama o hiç ihanet etmedi…

Vefasızlık ta…

-İlk kez yazmış olacağım-

Seçim sürecinde kendisine, "Seçimden çekilin, Muharrem Bey'i destekleyin. Yoksa işleriniz iyi

gitmez…" şeklinde tehditkar konuşan bir 'bakana', "Biz, işlerimiz iyi gitse de kötü gitse de seçimden

çekilmeyeceğiz. Çok uzun süredir çalışma yapıyoruz ve taraftara söz verdik. Biz dansöz değiliz"

cevabını verecek kadar 'deli yürekti.'

***

Trabzonspor'u karşılıksız sevdi…

Trabzonspor'dan hiçbir menfaati ve Trabzonspor'a karşı hiçbir pazarlığı yoktu…

Her kulübün, her camianın saygı duyduğu ender insanlardandı…

***

Fenerbahçe – Trabzonspor müsabakası öncesinde, birlikte, Fenerbahçeli taraftarların maç öncesi

toplanıp balık yediği bir restorana gittik…

Tüm taraftarlar kendisini tanıdı ve 'Başkanım' diye hitap etti…

Taraftarlarla sohbet etti…

Saygıda kusur eden tek bir kişi olmadı…

***

Beşiktaşlı yöneticilerin de ayrı bir saygı ve sevgisi vardı Sebahattin Bey'e…

Camianın da…

***

Adam olmak zor iş…

O hep zoru başardı…

***

Kitap çıkarmak istiyordu…

Anılarını yazacaktı…

Yazmayı, okumayı çok seviyordu…

Bir gün, "Sakın bir yere kaçma. Kitap çıkaracağım. Sen düzenleyeceksin" dedi bana…

"Emrin olur", dedim…

***

-Zannediyorum 16 Temmuz'da- Kızı Gökçen evlenecekti…

14 Temmuz gibi görüşmüştük…

Gülerek dedi ki; "Çaktırma ama yaşlandık galiba. Kızı evlendiriyoruz…"

15 Temmuz'da darbe girişimi olunca, ertelemek zorunda kaldılar…

Görüştük 15 Temmuz'da tekrar…

"Hainler bu ülkeyi ele geçiremez" demişti…

Düğünü de ayın 30'una erteledi…

Ama… …

***

Son iki görüşmemiz, vefatından bir ve iki gün önceydi…

İlkinde, sesi biraz yorgundu…

Bir kez daha hastaneye yatmak moralini çok bozmuştu…

"Ne yapıyorsun?" diye sorduğumda, "Ne yapalım? Yine hastanedeyiz…" demişti…

***

Son görüşmemiz ise çok kısa sürdü…

Belki 30 saniye…

Nefesinin zorlandığını anlayınca, "Başkanım, dinlen, ben seni yarın arayacağım" dedim…

***

Ve bu güzel insanı kaybettim…

Onu kaybetmenin ve cenazesinde olamamış olmanın derin üzüntüsünü yaşıyorum…

***

Ya kısmet bir daha, demiştik…

Cenazesi bile nasip olmadı…



✍ AVRUPA'DA GERÇEKLEŞEN O BOMBA TRANSFER! HERKES ŞU ANDA BUNU KONUŞUYOR! 🫵 👉 BURADA
amp-next-page separator