Los Angeles Lakers'ın 2000'ler başında üç sene üstüste şampiyon olduğu dönemdeki takım arkadaşları Brian Shaw, Horace Grant, Ron Harper ve Devean George, 2016 yılında çok basit bir soru üzerinden hayatını kaybeden Kobe Bryant hakkında konuşmuşlardı.
Soru ise şuydu: Kobe'yi nasıl hatırlıyorsunuz?
Brian Shaw:
Ben Kobe'nin babası Joe Bryant'a karşı 1989'da İtalya'da oynamıştım. Kobe o zamanlar 11 yaşındaydı. Joe küçük bir şehirde oynamıştı, ve diğer takımlar ne zaman Roma'ya gelse, Amerikalı oyuncular şehrin ortasındaki McDonalds'a gelirlerdi. İnanılmaz büyük bir yerdi. Bizim burada Amerika'da olan McDonalds'lar gibi değildi. Asıl bölge burasıydı. Herkes burada buluşurdu. Ben de Kobe'nin küçük bir çocukken orada oturup patates kızartması yerken basketbol konuştuğunu hatırlıyorum.
Kobe o zamanlardan oyunla ilgili takıntılıydı. Biz maç öncesi şut atarken, o da bizimle ısınmaya çalışırdı. Ribaund toplamaktan, top toplayıcı olmaktan bahsetmiyorum. Enikonu bizimle sıralı turnike atardı. Diğer oyuncularla şut atardı.
İtalya'dan sonra Kobe'yi bir süre görmedim. O lise 2'deyken tekrar görüşmüştük. Babası ben Orlando'dayken onu da maça getirmişti. O zamanlar 16 yaşındaydı ve benle aynı boydaydı. Biraz konuştuktan sonra dönüp giderken bana dedi ki "Son senemden sonra seninle görüşürüz. Sana karşı oynayacağım."
Anlamamıştım. Kafası karışmış olmalıydı. Kolej falan demedi. 1.5 sene sonra haberlerde şunu gördüm: Kobe Bryant NBA Draft'ına katılmaya karar verdi.
Horace Grant:
Rekabetçilik açısından, Jordan 1A ise Kobe 1B'dir. İkisiyle de oynamış biri olarak o kadar kesin söyleyebilirim.
Kobe farklıydı. Maç öncesi el sıkışırken suratınıza sizi sevmediğini ve sizi yok edeceğini söylerdi. Cidden, sadece maç öncesi değil, maç sırasında da söylerdi. Kim olduğunuz umrunda değildi. Onu savunan oyuncuya "Bana seni verdiklerine inanamıyorum. Ciddi misiniz? Sen mi beni savunacaksın?" derdi ve şaka yapmıyordu. Ciddiydi. Savunmacısı da ciddi olduğunu biliyordu. Fark da buydu.
Kobe'nin bu insafsızlığı sadece maçlarda olmuyordu. Basketbol onun için 7/24 bir takıntıydı. Antrenmanda ona topu attıklarında onun ısınmasına gerek yoktu. Sabah 7'de zaten ısınmıştı. Oynamaya çoktan hazırdı. Antrenmanda çocukların üzerine giderdi. Ben de kendi kendime diyordum ki, 'Tamam, bu adam MJ olmaya çalışıyor, tüm zamanların en iyisi olmaya çalışıyor.'
Brian Shaw:
Eğer Antrenmanda Kobe'nin üzerinden sayı bulduysanız veya o sizi savunurken iyi bir pozisyon başlattıysanız, onunla teketek oynamadan salonu terketmenize izin vermezdi. Kim Kobe'yle teketek oynamak ister ki? Kimse. Pes edene kadar sizi rahatsız ederdi.
2000 yılında J.R. Rider isimli oyuncu takıma geldiğinde de, işler o zaman ilginçleşmeye başladı.
Devean George:
Aman yarabbi. J.R. Rider. İlginç bir adamdı. Çok yetenekliydi. Yüzyüze tanıştığım ilk NBA oyuncusuydu. Ben Minnesota'lıyım, o da kariyerine Timberwolves'da başlamıştı. Babamın da Kuzey Minneapolis'te bir barı vardı. Ben lisede olduğum dönemde babam beni arayıp 'Hey, J.R. Rider bara geldi.' demişti.
Ben "J.R. Rider'ın Kuzey Minneapolis'te bir barda ne işi var?" demiştim, babam da onun orada takıldığını ve gelip fotoğraf çektirmemi söylemişti. Ben de gidip çektirmiştim.
Horace Grant:
J.R. küstah adamdı. Oakland çocuğuydu. Oakland'lı adamlar farklı tür insanlar. Havalı bir arkadaştı. Kobe bir önceki sezon şampiyonluktan çıkmıştı. J.R.'ı takıma takas etmişlerdi. Kobe'nin pozisyonuna tehdit falan değildi, ama farketmiyordu.
J.R. Kobe'ye çamur atıp duruyordu. Her antrenmanda, Şu pislik herif, o pislik herif falan derdi. Kobe'ye bir keresinde "Git mutfağa geri dön" demişti.
Kobe'ye bunu diyemezsin. Kaşınıyordun.
Kobe'nin onu bir gün alaşağı edeceğini biliyorduk. Kobe onun bir zayıf anını yakalayana kadar bir şey demeyecekti. Sonra bir gün, sanırım buldu..
Brian Shaw:
J.R. Minnesota ve Portland'da yıldızdı. Skorer adamlarıydı. Lakers'a karşı iyi maçlar da çıkarmıştı. Çok özgüvenle gelmişti takıma.
Bir gün antrenmanda, J.R. Kobe'ye "Yanlış anlama. Ben de yıldızım, ve üzerinden az sayı atmadım." dedi.
Kobe de dedi ki "Beni gerçekten yenebileceğini mi sanıyorsun? Tamam, antrenmandan sonra, senle ben. Teketek oynayacağız."
J.R. "Tamam, ben korkak değilim. Haydi" dedi.
Ron Harper:
Phil Jackson buna bayılıyordu. Antrenmanın bitmesini beklemedi bile. "Tamam, oynayacak mısınız? Herkes sahadan çıksın." dedi.
Ben o zamanlar veterandım. Bana iki kere söylemene gerek yoktu. Yanıma bir Gatorade, buz pakedi ve biraz da patlamış mısır aldım. Bir sandalye çektim ve şovun başlamasını bekledim.
Devean George:
Yaşlı oyuncular genelde hep havlardı. Eğer antrenmanda biri birinin üzerinden sayı bulursa hepimiz Rucker Park'taki gibi olurduk "Oooooo, seni hakladı, seni aldı" gibi.
Shaq arkadan onları gaza getiriyordu, "Seni öyle geçmesine izin verme, seni geçmesin!" falan gibi.
Her gün ayrı bir şov vardı. Şimdi de Kobe ve J.R. herkesin önündeydi. Aman tanrım. Kimse duş almaya gitmedi. Herkes bir sandalye çekti ve kenara oturdu. Ağır siklet dövüşü gibi bir şeydi.
Brian Shaw:
Tek sayıdan 10'a oynadılar. Kobe onu resmen tahrip etti.
Ron Harper:
Kobe onu yoketti.
Brian Shaw:
22 yaşındaki Kobe'den bahsediyoruz. Çılgın bir atletizm. Sınırsız dayanıklılık. Yani, resmen kıçını tekmeledi. Repertuvarında ne varsa kullandı, smaç, artistik turnike, bir anda yükselip şut, crossover...
Devean George:
Geriye çekilerek şut, sol el turnike, sağ el turnike, yanından geçmeler...
Brian Shaw:
Biz de kenardan gaza getiriyoruz. İnsanlar gülüyor, bağırıyor "Hey J.R., ne istediğine dikkat et."
Ron Harper:
Çocuklar beyaz havlular sallıyordu "Dayağa son ver, lütfen dur! Lütfen!" diye bağırıyordu
Horace Grant:
J.R. salondaki herkesi dövmek istemişti.
Devean George:
Kobe onun işini bitirdikten sonra, düşündüm ki, dostum, neden o adama böyle şeyler yaptın?
Kenardakiler inanamıyordu. Anlamanız gereken bir nokta var, bu adam ligte sayı bulan bir adamdı. Benchte zaman geçiren bir adam değildi. J.R. çok yetenekli bir oyuncuydu. Ama Kobe öyle bir mentaliteye girdi ki, kafayı yedi, resmen çıldırdı.
Horace Grant:
J.R. bir noktadan sonra 'Yeter artık, yeter artık' diyordu.
Ron Harper:
Hatırlıyorum, aman tanrım demiştim, bu çocuk başka bir şey.
Brian Shaw:
Onunla ilgili bir şey daha, kendisi tanıştığım herkes arasında en yüksek acı eşiğine sahip kişi. LeBron'a kramp girdiğinde onu saha dışına taşıdılar. Paul Pierce dizinden sakatlandı ve onu tekerlekli sandalyeye aldılar, Dwyane Wade de, omzu ayrıldıktan sonra tekerlekli sandalyeye oturdu.
Kobe aşilini kopardı ve iki serbest atış atmadan sahadan ayrılmadı. Attıktan sonra da soyunma odasına kadar yürüdü. Kimsenin onu sandalyeye oturtmasına izin veremezdi.
Onunla ilgili tanık olduğum en inanılmaz şet buydu.
Horace Grant:
Kobe'nin o iki serbest atıştan vazgeçmesi, küçük bir çocuğun dondurmadan vazgeçmesi gibi bir şey. Unutun.
Sakatlıkla oynayabilmesi daha önce gördüğüm şeylere benzemiyordu. O şampiyonluk takımlarında da, o kadar fazla sakatlıkla oynuyordu ki, insanlar sadece bilmiyordu. Bir kere bile de ağzını açmadı.
Ron Harper:
Başka bir Michael Jordan olmayacak. Ama başka bir Kobe Bryant da olmayabilir. O, MJ'e en yakın görebileceğimiz kişi. Top sürebilen, her yerden şut atabilen, pas verebilen biriydi. Bunu da her gün yapardı. Her gün. Fark buydu. Eğer Shaq'la o beraber oynamaya devam etselerdi, bence 6 ya da 7 şampiyonluk kazanırlardı.
Devean George:
Kobe'nin efsanevi olduğu nokta, büyüklüğünü sürdürebilmesi. NBA'de bir sürü saygı seviyesi var. 20 sene dominant olmak? Bu en tepe saygıyı hakeder. Bu yüzden bu büyük oyuncuların, kendisi bırakırken onun için kötü hissetmemesi gibi bir durum var. NBA, insanların ne olduğunu anlama konusunda çok iyi. Kobe'yi kimse savunamıyordu. Kobe Bryant'ı tek durdurabilen şey yaşlılığı oldu.
✍ AVRUPA'DA GERÇEKLEŞEN O BOMBA TRANSFER! HERKES ŞU ANDA BUNU KONUŞUYOR! 🫵 👉 BURADA