Uğur Dündar: "Fenerbahçe'nin hakkını çalanlarla mücadele edeceğim"
Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanlığı'na aday olan Uğur Dündar bu kararının nedenini açıklarken, Vefa Küçük'ün düello çağrısına da yanıt verdi.
Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanlığı'na aday olan Uğur Dündar bu kararının nedenini açıklarken, Vefa Küçük'ün düello çağrısına da yanıt verdi.
Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanlığı'na aday olduğunu açıklayan Uğur Dündar, Vefa Küçük'ün düello teklifine cevap verdi.
Sarı-lacivertli kulübün eski yöneticilerinden Uğur Dündar, Faruk Ilgaz Tesisleri'nde basın toplantısı düzenledi.
Uğur Dündar "Vefa Küçük'ü üzmek istemiyorum. Fenerbahçe kültüründe rövanş diye bir sözcük yoktur. Sadece hizmet yarışı vardır. Ben mafyayla, hırsızlarla, terör örgütleriyle aklınıza gelebilecek tüm yasadışı oluşumlarla mücadele ettim. Bizler Fenerbahçe'nin akil insanlarıyız. Kavgadan, düellodan, rövanştan bahsedersek çok ayıp ederiz. Bırakın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını Fenerbahçe'den çalanlarla mücadele edeyim." açıklamasını yaptı.
Fenerbahçe'nin 3 Temmuz sürecinde sürekli olarak Aziz Yıldırım'ın yanında olduğunu vurgulayan Uğur Dündar "Yarım asrı aşkın bir süredir nasıl bir mücadelenin sonucunda dimdik ayakta durduğumu en iyi sizler biliyorsunuz. 3 Temmuz sonrasında pek çok kişinin saklandığı dönemde, ben bu kürsüden meydan okudum. Başkanımız Aziz Yıldırım'ın hep yanında oldum. 2001 krizinde, Aziz Yıldırım kulüp için kredi bulamazken, çalışarak biriktirdiğim bütün paramı Sayın başkana vermeyi teklif ettim. Fenerbahçe için elimden ne geliyorsa her zaman yapmaya çalıştım" dedi.
Yüksek Divan Kurulu Başkanlığı'na adaylığı ile ilgili de konuşan Uğur Dündar, şunları söyledi:
"Neden Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanlığı'na aday oldum? Ben 3 Mayıs'ta 115. yaşını gururla kutlayacağımız kulübümüzün 78 yıllık çok sıkı bir taraftarıyım. Fenerbahçelilik bize Kuvay-i Milliye'den bu yana babadan oğula geçen çok değerli bir mirastır. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu kulübümüzün en yüksek rütbeli, Fenerbahçe'yi yakından tanıyan akil insanların danışma ortamı. Bir bakıma Fenerbahçe Cumhuriyeti'nin senatosu. Bu çok önemli organın yeterince işlevsel ve yetkin çalıştığını söylemek mümkün değil. Fenerbahçe Kulübü şanlı ve destansı tarihiyle pek çok branşta başarıdan başarıya koşan sporcularıyla, takımlarıyla, taraftarlarıyla ve idari kadrolarıyla hayal edebildiğimizin çok ötesinde bir potansiyele sahip. Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütü. FETÖ, devleti ve rejimi ele geçirmek üzere son hamlelerini yaparken onu al aşağı edip, elden gitmek üzere olan memleketi kurtaran muhteşem bir güç Fenerbahçe. Bundan daha ötesi var mı? Böylesi bir destanı başka bir sivil toplum kuruluşu yazabilir mi? Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Yaşasın Fenerbahçe! 3 Temmuz 2011'de yekvücut olup o terör örgütüne karşı dimdik duran güç bugün bambaşka portre çiziyor. Dışarıya vermemiz gereken kavgayı içeride birbirimize karşı veriyoruz. Bizler tekrar bir ve bütün olmalıyız. Ayrışmayı değil bir arada olmayı desteklemeliyiz. Birbirimize omuz ve güç vermeliyiz. Başarının birimizin zaferin hepimizin olduğunu unutmamalıyız. Bu nedenle bir kez daha bütün gücümle haykırıyorum: Yaşasın birlik ve bütünlük içindeki Fenerbahçe!"