Sporx Logo
Takımım Fikstür Puan Durumu Canlı Skor
Geri
İleri
Der Spiegel: 'Manchester City'nin 'Büyük Yay Projesi'nin sırrı'
Sporx'e ücretsiz abone ol, ilk bilen sen ol!

Der Spiegel: "Manchester City'nin 'Büyük Yay Projesi'nin sırrı"

|| Son güncelleme
Alman Der Spiegel, internet sitesinden Football Leaks ile ilgili belgelerin Manchester City ile ilgili olan kısımlarını 4 parça halinde yayınlayacağını açıkladı. İlk bölüm "Kuralların, Milyonların Yardımıyla Eğilip Bükülmesi"ydi. O bölümü okumak için tıklayın.

İşte Der Spiegel'in Manchester City ile ilgili iddialarını sıraladığı yazı dizisinin ikinci bölümü olan "Büyük Yay Projesinin Sırrı!"nın çevirisi:

"Futbolda ölümsüzlüğün yolları bu sezon zorlu başlıyor, soğuk, ıslak bir Eylül akşamı var Doğu Manchester'da. Man City Stadyumu'nda tüm biletler satılmamış, birçok VIP locası boş, sahada da sürpriz bir sonuç var. Şampiyonlar Ligi grup maçlarının ilkinde Olimpik Lyon'a karşı beklenmedik bir mağlubiyet, moral bozucu bir yenilgi, Fransızlar 2-1'lik skorla kazanıyor. Manchester Cityli taraftarlar, 80. dakikada stadyumu boşaltmaya başlamışlardı bile.

--Haber reklamdan sonra devam ediyor--
Geçen sezon, yıldız antrenör Pep Guardiola ve takımı birçok Premier Lig rekorunu darmadağın etmişti. Daha önce hiçbir takım bu kadar çok gol atmamış, puan toplamamış ve galibiyet elde edememişti. Fakat, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalindeyse Pep'in takımı, Liverpool'a eleniyordu. Gerçek şu ki, City hiçbir zaman Şampiyonlar Ligi finaline yükselemedi. Futbolun panteonuna girebilmek için kulüp bu kupayı da mutlaka kazanmalı. Guardiola'nın kontratında bile bu kupa için tam 2 milyon Pound'luk bir bonus var.

Hatırlayanlar olacaktır, Manchester City UEFA'dan o heybetli gelirleri elde edemiyor. UEFA'nın verdiği bir ceza bu. Yıllar boyunca Manchester City taraftarları, ne zaman Şampiyonlar Ligi müziği çalsa ıslıkladılar. UEFA'nın kendilerini kurban ettiğini hissediyorlardı. Takıma 2014'te FFP kurallarını çiğnediği için haksız bir ceza verildiğini düşünüyorlardı.

Ortaya çıkan belgeler ise UEFA'nın Manchester City'e merhametliden de öte bir yaklaşım gösterdiğini ortaya koyuyor. Avrupa Futbol Birliği, City'nin ne yaptığının farkındaydı ve ufak cezalarla durumu idare etti. UEFA, cezayı 2014'te vermişti. Fakat, Manchester City'nin aldatmacası çok daha eskiye gidiyordu, Şeyh Mansour'un kulübü aldığı 2008 yılına.

Abu Dabi'den gelen patron 2008'de kulübü satın aldığında, Manchester City çok kötü durumdaydı. 40 yıldan fazladır Premier Lig'i kazanamıyordu ve Manchester United'ın altında şehrin ikinci takımı olarak eziliyordu. Fakat, yeni stratejilerini hemen uygulamaya başladılar. Takım rekabet edebilecek seviyeye gelene kadar amansızca para pompala. Şeyh Mansour'un geldiği ilk iki yılda kulüp yeni oyuncular için transferde 300 milyon Euro'dan fazla para harcadı. Şeyh Mansour'un yöneticileri, takıma birinci sınıf oyuncuları transfer ederek kadroyu baştan aşağı değiştirdiler.



Fakat, bir problem vardı: UEFA'nın FFP kuralları, kulüplere isteyebildikleri kadar harcamayı yasaklıyordu. En kötü senaryoda, kulüpler FFP kurallarına uymazsa Şampiyonlar Ligi dahil UEFA turnuvalarına alınmıyordu. UEFA Başkanı Michel Platini, "Kurallara uymayan kulüplere taviz vermeyiz." diyordu.

Bu durumun Manchester City yöneticilerini rahatsız etmesine şaşmamalı. Tüm stratejileri, 500 milyon Euro'luk yatı, kendi 2 helikopter pisti ve dünyanın en iyi arabalarından yüzlercesine sahip olan birinden kulübe para enjekte etmekti. Sadece Bugatti Veyron'dan bile 5 tanesine sahip olan birinden. Kulübün iç hesaplarına göre, böyle birinden ilk 4 yılda 1.1 milyar Pound para aktarmışlardı.

Kulüp yöneticiler, Ocak 2010'da yeni FFP kurallarının farkına vardılar, ki etkileri 2013'e kadar devam etti. Ardından iş planlarını değiştirdiler. Kulübün nerede sorunu varsa, oraya para enjekte etmeye devam ettiler. FFP kurallarının biri çok açıktı; City yeni para kaynakları yaratmalıydı ama bu kaynaklar Şeyh'in cebi olmamalıydı. Eğer zarar ediyorsa giderlerini azaltmalı, beklentileri düşürmeli ve bir futbol projesi ortaya koymalıydı.

Fakat hayır, eğer kendi futbol cennetinizi satın almak istiyorsanız, birkaç kuralı yırtıp atabilmeliydiniz.




2010 yazında Manchester City 140 milyon Euro'dan fazla para harcadı. 90 milyon Euro bir sonraki sene. Abu Dabili patron geldiğikten sonra Martin Petrov, Rolando Bianchi, Georgios Samaras gibi oyuncular satıldı. Yerine Sergio Agüero, Mario Balotelli ve Carlos Tevez gibiler aldı. FFP kurallarının uygulanmaya başlamasından 1 yıl önce, 2012'de, Manchester City'nin muhasebecileri alarmdaydı: "Eğer, kayda değer bir gelir artışı sağlamazsak, UEFA'nın belirlediği FFP kurallarına asla uyamayız. Bu kadar parayı bulmamızın imkanı yok."

Kulübün önde gelen idarecileri, bu felaketi önlemek için güçlerini birleştirdiler. Manchester City CEO'su Ferran Soriano, Avrupa Kulüpler Birliği (ECA) toplantısına gitti ve Avrupa'nın diğer büyükleriyle masaya oturdu. Herkese FFP kurallarının ne kadar iyi olduğunu ve buna sıkı sıkıya bağlı olmaları gerektiğini söyledi. Bazı kulüplere ise FFP ile ilgili tam tersi şeyler söyledi. Fakat, bunu hiçbir zaman alenen yapmadı. Soriano'ya şunları söylemiş, "Bunlarla savaşmalıyız. Bunu ortada görünmeden yapmalıyız. Bir noktada ortaya çıkarsak, futbolun evrensel düşmanı oluruz."

Kapalı kapılar ardında, FFP kurallarını aşmak için yaratıcı çözümler aramışlar. Bu projelerine de askeri bir isim koymuşlar: "Büyük Yay Projesi"

Manchester City Kulüp Avukatı ve Hukuk Danışmanı Simon Cliff, kendi içlerindeki bir e-posta yazışmasında, "Büyük Yay"ı şöyle tarif ediyor, "İngilizler bu silahı, Fransız askerlerini yenmek için Agincourt ve Crecy savaşlarında kullandı."

Manchester City yönetimi için düşman Michel Platini'ydi, UEFA'nın Fransız başkanı, onun imzasını taşıyan proje FFP.

"Büyük Yay Projesi", arkasından gelen yıllar boyunca Finansal Fair Play kurallarının diğer adı oldu. Soriano'nun liderliğinde Manchester City, kulüp içi giderleri kulüp dışıymış gibi gösterip, olan giderleri de kayıt dışı gelirleriyle karşılayan bir kulüp haline geldi.

Kulüp yöneticilerinin yaklaşımı şuydu, yüksek giderler ve zararlar varsa UEFA'dan gizle! Normalde profesyonel kulüpler, oyuncuların imaj hakları için bir miktar ödeme yaparlar. City ise bu imaj hakları için farklı ve zekice planlar ortaya koydu.İmaj giderlerini sıfırladılar. Dışarıdan para ödediler. 30 milyon Euro'dan fazla gideri kısmış oldular böylece. Fordham Spor Menajerlik Şirketi'ni kurdular ve ne zaman 'Büyük Yay Projesi' için bir şey gerekse bu şirket üzerinden hallettiler.

Yaptıkları anlaşma, gerçek olamayacak kadar iyiydi. Kulüp, yaratıcı bahaneler üretebilmesi için iki yeni danışmanı daha yönetime aldı; Jonathan Rowland ve babası David. Baba Rowland, yatırımcılarla yıllardır bağlantı halindeydi. Muhafazakar Parti'ye yıllar boyunca milyonlarca poundluk yardım getirmişti. Çok büyük bir serveti vardı ama yıllar boyunca Birleşik Krallık'ta doğru düzgün vergi ödememişti. Rowland, bugün bile Abu Dabi'nin taç giyen prensinin önemli bir dostu.

David Rowland ve oğlu Jonathan, İzlanda'daki finansal krizin sebeplerinden biri olan Kaupthing Bankası'nı satın almıştı. Ayrıca, Lüksemburg, Liechtenstein, Bahamalar, İsviçre gibi vergi cenneti ülkelerde bankaları vardı. Fordham'ın sahipleri, Manchester City oyuncularının imaj haklarını satın almıştı. Fakat, bu imaj hakları şirketinin Birleşik Krallık'ta iş yapabilme özgürlüğünün olması gerekiyordu. Bu nedenle Fordham'ı İngiliz Virjin Adaları'nda kurdular ve Rowland ailesine verdiler.

Neden bu kadar gizli ilişkiler var?

Manchester City'nin iç belgelerinde bazı doğru anlaşmalar da var. Fordham Spor Menajerlik Şirketi ile Manchester City arasındaki ödemeler doğru şekilde yapılmıştı. Abu Dabi Birleşik Grup, parayı Rowlandlar'ın şirketlerine ödüyordu. Rowlandlar ise bu parayı oyuncuların imaj haklarını satın almak için kullanıyordu. Fordham bir nevi paravan şirketti ve Abu Dabi tarafından fonlanıyordu.

4 Nisan 2013'te Jonathan Rowland, Simon Pearce'a bir e-posta yazar, "Abu Dabidekiler'in tüm bu projenin arkasında durması gerekiyor, en önemli şey bu." Pearce'ın cevabı ise iç rahatlatıyor, "Operasyon giderlerin için size her yıl 11 milyon göndereceğiz." Burada 'biz'den kasıt, Manchester City'nin sahibi Şeyh Mansour ve şirketleri.

Ne David, ne de Jonathan Rowland, Fordham ile ilgili sorularımıza cevap vermeyi kabul etmedi.

Finansal Fair Play kurallarının devreye girdği ilk yılda, UEFA'nın müfettişleri Manchester City'nin muhasebe kayıtlarını incelediler. UEFA yetkilileri, Manchester City'nin FFP kurallarını ihlal ettiğini saptadı.Manchester City'nin buna cevabı ise UEFA'yı, müfettişleri ve ceza vermeye yetkisi olan herkesi şiddetli bir şekilde tehdit etmekti. UEFA Genel Sekreteri Gianni Infantino ile bir anlaşmaya varmak en büyük hedefleriydi. Manchester City'e zarar verilmesinin önüne geçmeye çalışıyorlardı.

UEFA ile yaptıkları görüşmelerde, Manchester City yetkilileri Fordham'dan bahsetmediler bile. Odaklandıkları ana nokta sponsorluk anlaşmalarıydı. Yani, kulüp sahte rakamlarla FFP kurallarını eğip bükmüştü.

Başka bir denetleme şirketi, Manchester City'nin Fordham ile yaptığı anlaşmaya UEFA adına dahil oldu. PricewaterhouseCoopers denetim şirketince yazılan raporda, "Manchester City için çok iyi bir anlaşma. Fordham'ın bu anlaşmayı nasıl kabul ettiği merak konusu." denilmiş. Kulübün avukatı Simon Cliff'e sorulduğunda ise yanıtı kısa oldu, "Yapılan anlaşmadaki ücretler doğrudur." Doğrusu ise şöyle olacaktı, kulüp Fordham'dan bu hakları ne kadara alacağına kendi karar verir.

Kulübe tüm bu belgelerle ile ilgili sorular sormak istedik ancak basın sözcüleri kısa bir yanıt verdi: "Kulübün imajını ve repütasyonunu yıkmak için organize bir plan olduğu açık!"

Fordham belgeleri, Manchester City'nin Finansal Fair Play kurallarına nasıl uymadığını gösteriyor. Manchester City yönetimi, süper zenginliklerini kulübe aktarmayı başarmışlar.

Bir sonraki bölümün adı, "Futbol ve Politika!"

FOOTBALL LEAKS'İN ORTAYA ÇIKARDIĞI TÜM SKANDALLAR İÇİN TIKLAYIN



Haber; Sporx.com dış haberler
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.
Sporx Anasayfasına Dön yukarı ok
Sporx Anasayfasına Dön