Geri
İleri
Sporx'e ücretsiz abone ol, ilk bilen sen ol!
İşte Beşiktaş'ın kuruluş hikayesi
1903 yılında kurulan Türkiye'nin ilk spor kulübü Beşiktaş Jimnastik Kulübü, 109. yaşını kutluyor. Siyah Beyazlı kulübün resmi internet sitesinden yayınlanan yazıda, 1903 yılının Mart ayında kuruluşun nasıl olduğuna dair bilgiler verildi.
"Türk spor tarihinin bir asra yaklaşan gelişimi içinde, “İlk Türk spor kulübü” sıfatıyla, Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün yeri apayrı bir önem taşır. 19. asrın sonlarında İzmir ve İstanbul'da İngilizler ile yerli azınlık gruplarının başlattıkları futbol faaliyetleri içinde, bir Türk takımını hatta bir Türk sporcusunu görmek, asla mümkün değildi. Zira Padişah 2. Abdülhamid'in uyguladığı baskı rejimi, Türk gençlerinin değil spor yapmak, iki-üç kişi olarak bir arada görünmesini bile yasaklamış bulunuyordu. 1900 yılının başlarında, İzmir'den İstanbul'a göç etmiş olan James'la Fontaine ve kardeşleri, Kadıköy arkasından da Moda Futbol Kulüpleri'ni kurunca, bundan cesaret alan bir avuç Kadıköylü Türk genci, “Black Stocking (Siyah Çoraplılar)” adı altında bir Türk kulübü kurmuşlar, ama ne yazık ki daha ilk maçlarını oynamaya kalktıkları gün, Yıldız Sarayı hafiyeleri tarafından dağıtılmışlardı.
1903 yılının mart ayına gelinmişti. Aradan dört ay geçmiş, bu arada gençlerin sayısı 22'ye ulaşmıştı. Toplantılar Medine-i Münevvere Muhafızı ve Şeyhülharem gibi unvanlar taşıyan Osman Paşa'nın Konağı'nda yapıldığı için, gençlerin faaliyeti o güne kadar pek dikkat çekmemişti. Gençler nihayet son toplantılarını yaptılar ve her türlü riski göze alarak, 1903 yılının Mart ayı başında “Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü”nü Osman Paşa'nın Serencebey'deki Konağı'nın selamlık bölümünde kurdular. Mehmet Şamil ve kardeşi Hüseyin Bereket, ailelerinden gördükleri her türlü destekle, konaklarındaki sportif faaliyetlere önayak olmaktan çekinmiyorlardı. Güreş, boks, barfiks-paralel, jimnastik ve halter branşlarında yapılan antrenmanlar, kısa zamanda semtin diğer gençlerine de yayıldı. Kadro birden genişleyivermişti. Osman Paşa oğulları, bir nizamname hazırlayarak, ilk idare heyetlerini kurma gereğini duydular. Neticede, “Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü” ilk idare heyeti şu şahıslardan meydana geldi:
Reis: Mehmet Şamil (Osmanpaşazade)
Umumi katip: Hüseyin Bereket (Osmanpaşazade)
Spor hocaları: Mehmet Ali Fetgeri (Cimnastik), Ahmet Fetgeri (Güreş), Nazım Nazif (Gülle-halter), Hüseyin Hüsnü (Boks)
Özel fermanla faaliyetler başladı
O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamit'in adamları Serencebey'deki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan gençler bir baskınla karakola götürüldü. Uzun uzadıya tahkikat ve sorgular birbirini takip etti. Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Gençlerin karakola götürüldüğünü öğrenen Seryaver Mehmet Paşa bizzat müdahale etti ve gençleri karakoldan kurtardı. Fakat kısa bir zaman da olsa “Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü”nün faaliyetine ara verme zorunluluğu doğdu. Osmanpaşa oğulları bu duruma yeni bir formül bularak, kulübün adında ufak bir değişiklik yaptılar ve “Osmanlı Beşiktaş Terbiyesi Bedeniye Mektebi” adı altında bir beden eğitimi akademisi meydana getirdiler. Zaman kaybetmeden harekete geçen Seryaver Mehmet Paşa, sporcu ailelerin temsilcisi olarak padişah Abdülhamid'in huzuruna çıktı ve “Beşiktaş Terbiyesi Bedeniye Mektebi” hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Padişahın çok sevdiği kuşçubaşısı Behçet Bey'in de kurucularımız arasında olması Abdülhamid'in yumuşamasını sağlayan olaylardan biriydi.
Dini bazı yorumlar nedeniyle muhafazakar bir tutumla futbolu haram sayan padişah, Beşiktaşlı gençlerin güreş, boks, aletli jimnastik ve halter gibi sporlarla uğraşmaları için özel bir ferman çıkardı ve “Osmanlı Beşiktaş Terbiyesi Bedeniye Mektebi”nin faaliyetine izin verdi.
Bu sayede yoğun bir çalışmaya giren kulüp, çok kısa zamanda sporu diğer gençlere de sevdirme olanağına kavuştu. Hasan Paşa Karakolu komiserini takiben Abdülhamid'in özel muhafızı Kenan Bey de Beşiktaş'a katıldıktan sonra saray çevreleri sportif çalışmalara daha toleranslı davranmaya başladı.
1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla sportif hareketler biraz daha serbestlik kazandı. Bu sıralarda gene bir Beşiktaş çocuğu olan Fuat (Balkan) Bey, Edirne Askeri Mektebi'ne eskrim hocası olarak tayin edildi. Orada askeri okulun beden eğitimi öğretmeni olan Emekli Yarbay Mazhar Kazancı ile tanışan Fuat Bey, ruhundaki kulüpçülük sevgisini söndürebilmek için bir spor kulübünün kurulmasına teşebbüs etti. Fakat genel zihniyet bu girişimi anlamadığı için Mazhar ve Fuat beyler başarılı olamadılar. Bu sıralarda İstanbul'da 31 Mart Vakası (1909) meydana geldi. Bunun üzerine Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu ile İstanbul'a geldi. Siyasi olaylar yatıştıktan sonra iyi bir eskrim hocası olan Fuat Balkan ile başta güreş ve halter sporlarını yapan Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan gençleri bularak birlikte spor yapma fikrini kabul ettirdi. Fuat Balkan, Ihlamur'daki evinin altındaki yeri, kulüp merkezi yaptı ve kulübün adı Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi. Böylece jimnastik, güreş, boks, eskrim ve atletizmin ön planda tutulduğu güçlü bir spor kulübü meydana geldi. Fuat Bey'in arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer eskrimciydi.
İLK TESCİL EDİLEN SPOR KULÜBÜ
Bu arada Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 13 Ocak 1910 tarihinde tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Semtin gençlerinin bu spor kulübüne ilgisi büyüdü ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda 150'ye yükseldi. Kulübün merkezi de Ihlamur'dan Akaretler'de 49 numaralı binaya taşındı. Bir süre sonra bu bina da küçük gelince, yine Akaretler'de 84 numaralı binaya geçildi. Bu binanın arkasındaki bahçe de bir spor sahası haline getirildi.
Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri (Aşeni), Osman Paşazade Mehmet Şamil (Osmanoğlu), Hüseyin Bereket, Kadızade Nazım Nazif (Ander) ve 20'ye yakın genç Beşiktaş'ın ilk kurucularıdır. Kurucuların ortak özellikleri Kafkas kökenli olmalarıdır. Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri kardeşler, Gürcistan tahtına kadar yükselmiş, Batum civarından göç etmiş bir soydan gelmektedirler. Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket, Dağıstan aslanı Şeyh Şamil'in soyundan gelmektedirler.
Öte yandan Beşiktaş Başkanvekili Yalçın Karadeniz de resmi internet sitesinden yayınlanan kutlama mesajında şu ifadelere yer verildi.
"Serencebey semtinde 22 cesur ve ilerici büyüğümüz tarafından kurulan Beşiktaşımız, 109 yıldır nesilden nesile gururla yükselmiş ve milyonların sevgisine mazhar olmuştur.
109 yıllık tertemiz tarihimizde sayısız kahramanın fedakârlığı, emeği ve gönülden hizmeti vardır. En büyük gücümüz Beşiktaşımız'a olan aşkımız, sevgimiz, birlik ve beraberliğimizdir.
Bir semt takımı olarak doğup dünyanın dört bir köşesine adını duyuran, şanlı ve şerefli tarihine sayısız başarı sığdıran; şampiyonluklarla, kupalarla anılan, siyah-beyaz renkleriyle ülkemizi dünya ve Avrupa arenasında başarıyla temsil eden Beşiktaşımız'ın 109 yılı kutlu olsun.
Tüm Beşiktaşlılar'ı en içten duygularımla selamlıyor, saygılarımı sunuyorum."
"Türk spor tarihinin bir asra yaklaşan gelişimi içinde, “İlk Türk spor kulübü” sıfatıyla, Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün yeri apayrı bir önem taşır. 19. asrın sonlarında İzmir ve İstanbul'da İngilizler ile yerli azınlık gruplarının başlattıkları futbol faaliyetleri içinde, bir Türk takımını hatta bir Türk sporcusunu görmek, asla mümkün değildi. Zira Padişah 2. Abdülhamid'in uyguladığı baskı rejimi, Türk gençlerinin değil spor yapmak, iki-üç kişi olarak bir arada görünmesini bile yasaklamış bulunuyordu. 1900 yılının başlarında, İzmir'den İstanbul'a göç etmiş olan James'la Fontaine ve kardeşleri, Kadıköy arkasından da Moda Futbol Kulüpleri'ni kurunca, bundan cesaret alan bir avuç Kadıköylü Türk genci, “Black Stocking (Siyah Çoraplılar)” adı altında bir Türk kulübü kurmuşlar, ama ne yazık ki daha ilk maçlarını oynamaya kalktıkları gün, Yıldız Sarayı hafiyeleri tarafından dağıtılmışlardı.
--Haber reklamdan sonra devam ediyor--
1902 yılının Kasım ayı içinde, tüm bu şartlara rağmen Serencebey'deki Osman Paşa Konağı'nda sık sık bir araya gelen semtin gençleri, Osmanpaşazade Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket kardeşlerin önderliğinde fikir birliğine vararak, en kısa zamanda bir spor kulübü kurma kararı almışlardı.1903 yılının mart ayına gelinmişti. Aradan dört ay geçmiş, bu arada gençlerin sayısı 22'ye ulaşmıştı. Toplantılar Medine-i Münevvere Muhafızı ve Şeyhülharem gibi unvanlar taşıyan Osman Paşa'nın Konağı'nda yapıldığı için, gençlerin faaliyeti o güne kadar pek dikkat çekmemişti. Gençler nihayet son toplantılarını yaptılar ve her türlü riski göze alarak, 1903 yılının Mart ayı başında “Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü”nü Osman Paşa'nın Serencebey'deki Konağı'nın selamlık bölümünde kurdular. Mehmet Şamil ve kardeşi Hüseyin Bereket, ailelerinden gördükleri her türlü destekle, konaklarındaki sportif faaliyetlere önayak olmaktan çekinmiyorlardı. Güreş, boks, barfiks-paralel, jimnastik ve halter branşlarında yapılan antrenmanlar, kısa zamanda semtin diğer gençlerine de yayıldı. Kadro birden genişleyivermişti. Osman Paşa oğulları, bir nizamname hazırlayarak, ilk idare heyetlerini kurma gereğini duydular. Neticede, “Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü” ilk idare heyeti şu şahıslardan meydana geldi:
Reis: Mehmet Şamil (Osmanpaşazade)
Umumi katip: Hüseyin Bereket (Osmanpaşazade)
Spor hocaları: Mehmet Ali Fetgeri (Cimnastik), Ahmet Fetgeri (Güreş), Nazım Nazif (Gülle-halter), Hüseyin Hüsnü (Boks)
Özel fermanla faaliyetler başladı
O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamit'in adamları Serencebey'deki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan gençler bir baskınla karakola götürüldü. Uzun uzadıya tahkikat ve sorgular birbirini takip etti. Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Gençlerin karakola götürüldüğünü öğrenen Seryaver Mehmet Paşa bizzat müdahale etti ve gençleri karakoldan kurtardı. Fakat kısa bir zaman da olsa “Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü”nün faaliyetine ara verme zorunluluğu doğdu. Osmanpaşa oğulları bu duruma yeni bir formül bularak, kulübün adında ufak bir değişiklik yaptılar ve “Osmanlı Beşiktaş Terbiyesi Bedeniye Mektebi” adı altında bir beden eğitimi akademisi meydana getirdiler. Zaman kaybetmeden harekete geçen Seryaver Mehmet Paşa, sporcu ailelerin temsilcisi olarak padişah Abdülhamid'in huzuruna çıktı ve “Beşiktaş Terbiyesi Bedeniye Mektebi” hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Padişahın çok sevdiği kuşçubaşısı Behçet Bey'in de kurucularımız arasında olması Abdülhamid'in yumuşamasını sağlayan olaylardan biriydi.
Dini bazı yorumlar nedeniyle muhafazakar bir tutumla futbolu haram sayan padişah, Beşiktaşlı gençlerin güreş, boks, aletli jimnastik ve halter gibi sporlarla uğraşmaları için özel bir ferman çıkardı ve “Osmanlı Beşiktaş Terbiyesi Bedeniye Mektebi”nin faaliyetine izin verdi.
Bu sayede yoğun bir çalışmaya giren kulüp, çok kısa zamanda sporu diğer gençlere de sevdirme olanağına kavuştu. Hasan Paşa Karakolu komiserini takiben Abdülhamid'in özel muhafızı Kenan Bey de Beşiktaş'a katıldıktan sonra saray çevreleri sportif çalışmalara daha toleranslı davranmaya başladı.
1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla sportif hareketler biraz daha serbestlik kazandı. Bu sıralarda gene bir Beşiktaş çocuğu olan Fuat (Balkan) Bey, Edirne Askeri Mektebi'ne eskrim hocası olarak tayin edildi. Orada askeri okulun beden eğitimi öğretmeni olan Emekli Yarbay Mazhar Kazancı ile tanışan Fuat Bey, ruhundaki kulüpçülük sevgisini söndürebilmek için bir spor kulübünün kurulmasına teşebbüs etti. Fakat genel zihniyet bu girişimi anlamadığı için Mazhar ve Fuat beyler başarılı olamadılar. Bu sıralarda İstanbul'da 31 Mart Vakası (1909) meydana geldi. Bunun üzerine Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu ile İstanbul'a geldi. Siyasi olaylar yatıştıktan sonra iyi bir eskrim hocası olan Fuat Balkan ile başta güreş ve halter sporlarını yapan Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan gençleri bularak birlikte spor yapma fikrini kabul ettirdi. Fuat Balkan, Ihlamur'daki evinin altındaki yeri, kulüp merkezi yaptı ve kulübün adı Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi. Böylece jimnastik, güreş, boks, eskrim ve atletizmin ön planda tutulduğu güçlü bir spor kulübü meydana geldi. Fuat Bey'in arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer eskrimciydi.
İLK TESCİL EDİLEN SPOR KULÜBÜ
Bu arada Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 13 Ocak 1910 tarihinde tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Semtin gençlerinin bu spor kulübüne ilgisi büyüdü ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda 150'ye yükseldi. Kulübün merkezi de Ihlamur'dan Akaretler'de 49 numaralı binaya taşındı. Bir süre sonra bu bina da küçük gelince, yine Akaretler'de 84 numaralı binaya geçildi. Bu binanın arkasındaki bahçe de bir spor sahası haline getirildi.
Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri (Aşeni), Osman Paşazade Mehmet Şamil (Osmanoğlu), Hüseyin Bereket, Kadızade Nazım Nazif (Ander) ve 20'ye yakın genç Beşiktaş'ın ilk kurucularıdır. Kurucuların ortak özellikleri Kafkas kökenli olmalarıdır. Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri kardeşler, Gürcistan tahtına kadar yükselmiş, Batum civarından göç etmiş bir soydan gelmektedirler. Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket, Dağıstan aslanı Şeyh Şamil'in soyundan gelmektedirler.
Öte yandan Beşiktaş Başkanvekili Yalçın Karadeniz de resmi internet sitesinden yayınlanan kutlama mesajında şu ifadelere yer verildi.
"Serencebey semtinde 22 cesur ve ilerici büyüğümüz tarafından kurulan Beşiktaşımız, 109 yıldır nesilden nesile gururla yükselmiş ve milyonların sevgisine mazhar olmuştur.
109 yıllık tertemiz tarihimizde sayısız kahramanın fedakârlığı, emeği ve gönülden hizmeti vardır. En büyük gücümüz Beşiktaşımız'a olan aşkımız, sevgimiz, birlik ve beraberliğimizdir.
Bir semt takımı olarak doğup dünyanın dört bir köşesine adını duyuran, şanlı ve şerefli tarihine sayısız başarı sığdıran; şampiyonluklarla, kupalarla anılan, siyah-beyaz renkleriyle ülkemizi dünya ve Avrupa arenasında başarıyla temsil eden Beşiktaşımız'ın 109 yılı kutlu olsun.
Tüm Beşiktaşlılar'ı en içten duygularımla selamlıyor, saygılarımı sunuyorum."
Haber; DHA
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.
Diğer Haberler
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.