Şike teklifi ve Can Arat'ın çaresizliği!

Şike iddianamesinin ek klasörlerindeki belgeler, bazı futbolcuların teklifler karşısında düştüğü zor durumu ortaya koyuyor.

Zaman Gazetesinin haberine göre; Fenerbahçe'nin 1 Mayıs 2011 tarihinde 2-0 kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçından önce kendisine şike teklif edilen İBB'li futbolcu Can Arat da bunlardan biri.

Can Arat, telefon görüşmesinde, "Bu maçta oynamak istemiyorum. Yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal. İyi oynasam evimi basarlar benim. Kötü oynasam 'Fenerli olduğu için maçı bıraktı' derler." ifadeleriyle halini özetliyor. Can, kız arkadaşı olan Ceylan isimli bayana olayı şöyle anlatıyor: "Fener'den aradılar gene sabah. Açmadım telefonu. Anneme verdim böyle, telefonu kapattı. Ne yapalım ne edelim böyle ne düşündük o an. Geri dönmezsem ayıp olacak, bir de ararsa açacağım 'oynamıyorum abi' diyeceğim ben zaten. Arkadaşlarınla konuşacaksın falan diyecek." Olay, Can Arat'la Tayfun Kökten isimli kişi arasındaki görüşmeye şöyle yansıyor:

Tayfun: Bu hafta ilk 11'desin muhtemelen.

Can: Sanmıyorum da oynamak istemiyorum da istiyorum da bilmiyorum ortada bir şey yani, yukarı tükürsem bıyık aşağı tükürsem sakal. Abi çıkarım iyi oynarım onlardan tepki... Aksilik olur... İşte 'Can Fenerbahçeliydi, maçı bıraktı' derler. İyi oynasam benim evimi basarlar burada ya... (...) Aslında en güzeli Trabzon maçı oynamak.

Takip edildiklerini fark etmişler

Şike iddianamesi ek klasörlerinde eski Gençlerbirliği Genel Müdürü Zafer Önder İpek ile eski Gençlerbirliği Yardımcı Antrenörü Cengiz Demirel arasında geçen telefon görüşmesinin ses kaydı yer alıyor. İpek ve Demirel kendilerini takip eden bir araçtan şüpheleniyor. Telefon konuşmasında Demirel, yanlarına oturan birinin kameralı kayıt yaptığını iddia ediyor:

C.D.: Ben buradaki kameralara baktım da. Biz oturunca bir adam geliyor, oturuyor çaprazımıza elinde bir şey var oynuyor. İşte öne doğru koyuyor, sanki kamera varmış gibi filan bilmem ne. Sonra biz kalkıyoruz, özel odaya gidiyoruz. Bizden yarım saat sonra adam dışarı çıkıyor. İki kişi ile buluşuyor aynı adam.

Z.Ö.İ.: Hmm.

C.D.: Ondan sonra iki kişi ile filan konuşuyor. Bir tanesi içeri giriyor kolaçan ediyor. Burada hatta garson kıza bir şeyler soruyor. Bundan sonra çıkıp gidiyor.

Z.Ö.İ.: Araç gözüküyor mu?

C.D.: ..., Araç yok, araç gözükmüyor.

Z.Ö.İ.: Tesadüf bir şey gibi geliyor.

C.D.: Ben şey diyeceğim, adam oturmuş çayını içmiş, kalkmış gitmiş, ondan sonra gözüken o diyeceğim buna (Serdar Kulbilge)