Geri
İleri
Sporx'e ücretsiz abone ol, ilk bilen sen ol!
Bu işten Trabzon kazançlı çıkacak
Ali Bakın
twitter.com/alibakin
Türkiye’nin uzun yıllardır gördüğü bir düştür olimpiyatlara ev sahipliği yapmak. Bugüne dek bu düşü gerçeğe çevirmek için İstanbul’un ev sahipliğinde çeşitli girişimlerde bulunsak da çabalar sonuç vermedi. Gerek politik gerekse ekonomik plandaki ana nedenleri bir kenara bırakırsak, olimpik anlamda yeterince spor tesislerimizin olmaması ve daha da önemlisi her branşta sporcu yetiştirememiz, başta futbol olarak belli başlı birkaç spor dalına yönelmemiz bu düşlerimizi karartttı.
Ancak son dönemde umut verici gelişmeler yaşanıyor ülkemizde. Belki olimpiyatları düzenlemeye şu anda çok uzağız ama buna giden yolu düzleyecek organizasyonları, üstelik Anadolu kentlerinde düzenlemeye başladık. Erzurum’un Universiade 2011 Kış Oyunları’nı başarıyla düzenlemesinin ardından, şimdi de Trabzon başka bir organizasyona ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor: Trabzon 2011 Avrupa Gençlik Oyunları (EYOF 2011).
Kısaca EYOF 2011
Trabzon’da 23-30 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek bu organizasyonda 49 avrupa ülkesinden 14-17 yaş grubundan sporcular madalya için mücadele edecek. Avrupalı genç sporcuların dostluk, kardeşlik, fair-play, hoşgörü ve barış ruhuyla bir araya gelmeleri için ilk kez şimdiki Uluslararası Olimpiyat Komiteleri Başkanı Jacques Rogge’un girişimleriyle 1991 yılında Brüksel’de düzenlenen oyunlar, her iki yılda bir düzenleniyor. Bu yıl Trabzon’da atletizm, basketbol, bisiklet, jimnastik, hentbol, judo, tenis, voleybol ve yüzme olmak üzere 9 dalda düzenlenecek oyunlarda 4000’e yakın sporcunun yarışması bekleniyor.
Bu organizasyonun bir diğer özelliği ise Uluslararası Olimpiyat Komitelerinin himayesinde yapılması. Bunun anlamı ise Olimpiyat Bayrağı’nın Trabzon’da dalgalanması olacak ki bu Türkiye’de bir ilk.
Düştük yollara
Bu önemli organizasyon öncesinde Trabzon’da ise hummalı bir hazırlık var. Çok sayıda tesis sıfırdan inşa ediliyor, ülkemize önemli spor alanları kazandırılıyor. İşte bu hazırlıkları yerinde görmek için GSGM’nin düzenlediği bir organizasyonla ulusal basının spor servisi görevlileri, çeşitli federasyon yetkilileri ve bazı sanatçılarla birlikte İstanbul’dan kalkan uçağımızla Trabzon’un yolunu tuttuk. Sporx’ten Osman Tanburacı ile benim katıldığım günü birlik gerçekleştirdiğimiz bu seyahat sırasında Trabzon’da gerçekten başarılı bir organizasyonla ağırlandık. Hızlı, ama organize bir biçimde yapılan Trabzon turunda Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül ile EYOF 2011 Trabzon Genel Koordinatörü Nihat Doker bize organizasyon hakkında doyurucu bilgiler verdiler.
Bu arada kafilemizde spor adamlarının dışında sanatçılar da yer aldı. Şu sıralar “Halil İbrahim Sofrası”nda izlediğimiz Hasan Kaçan, “Kurtlar Vadisi”nden Kenan Çoban (namı diğer “Abdülhey”) ile Hüseyin Avni Danyal ve Sinan Özen bizimle birlikte bu turda yer aldılar. Tesisleri gezerken en büyük ilgiyi ise tahmin edebileceğiniz gibi “Abdülhey” gördü. Bu diziyi hiçbir şekilde izlememe karşın Osman Tanburacı’nın çektiği fotoğrafta “Abdülhey” ile birlikte aynı karede yer almam benim açımdan ilginç oldu. Üstelik organizasyonun maskotu olan Hamsi’yle birlikte…
Yaraları sarmak
Bu türden gezilerin ardından kaleme alınan yazılarda güzellemelerde bulunmak ne yazık ki Türkiye’de adetten. Ama aynı şeyi Trabzon için söylemek mümkün değil. Çünkü Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekiyor. Gerçekten Trabzon’a çok güzel tesisler kazandırılmak üzere. Burada hükümetin açık desteğini çok net biçimde görmek mümkün. Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı’nın bir Trabzonspor efsanesi olan Faruk Nafız Özak olması da bir avantaj tabii ki. Anlaşılan hükümet, yaklaşan genel seçimler öncesinde biraz da Fenerbahçe’nin şampiyonluğu ile Trabzon halkında yaşanan tepkileri ortadan kaldırmak, travmanın izlerini silmek istiyor. Çünkü bu tesisler gelecek için çok şey ifade ediyor. Her şey futbol olmamalı ayrıca.
Süper tesisler
Gerçekten de çok güzel tesisler Trabzon’a kazandırılmak üzere. Kazandırılmak üzere diyoruz çünkü hemen hepsinde şu anda hummalı bir çalışma var. Bir kısmına son rötuşlar yapılıyor, bir kısmında ise geceli gündüzlü çalışılıyor.
Turumuza Olimpiyat Köyü’nü ziyaretle başladık. Karadeniz Teknik Üniversitesi içinde yer alan Olimpiyat Köyü, kuşkusuz en çok üniversite öğrencilerini mutlu etmiştir. 2.350 yatak kapasiteli odaları ve 3.000 kişilik yemekhanesi bulunan Olimpiyat Köyü, oyunlardan sonra barınmaları için KTÜ öğrencilerine tahsis edilecek. 1975’ten bu yana KTÜ’de yeni yurt yapılmadığı için ortada bir barınma sorununun olduğunu yetkililer bize anlattılar.
İkinci durağımız kafilemizin daha çok ilgisini çekti. Bu kez Hayri Gür Spor Salonu’nun ziyaret ettik. 7 bin 500 seyirci kapasiteli, 2 antrenman salonu, tavanda devasa bir skorbordu bulunan süper bir basketbol salonu burası. Benim gibi basketbola gönül vermiş bir kişiyi çok heyecanlandırdı. Üstelik kentin Beko Basketbol Ligi’nde yer alan bir takımı (her ne kadar şu sıralar sponsorluk konusunda belirsizlik yaşasa da) olduğu düşünülürse, bu salon çok ama çok önemli. Gezinin bu durağı bayağı ilgi çekti demiştim. Hatta bazı gazeteciler burada tek pota maç bile yaptılar.
Sıra Yomra’daki Jimnastik Salonu’na gelmişti. Kasım 2010’da başlanan ve halen inşası süren 2.500 seyirci kapasiteli bu salonda daha yapılacak çok iş var. Özellikle daha zemin namına hiçbir şey yoktu. Bu salonun bir başka özelliği Türkiye’de jimnastik salonu olarak yapılan ilk tesis olması. Geceli gündüzlü çalışılıyor, umarım yetişecek.
Akyazı’ya otobüsten bakış
Otobüsle bir sonraki durağımıza ilerlerken aracımız durdu. Etrafta ne var, acaba niye durdurdular diye baktık, ama doğru dürüst bir şey göremedik. Sadece deniz kıyısında bir dolgu çalışması vardı. Daracık olan kıyı şeridini genişletmek için onlarca kamyonun ve iş aracının yer aldığı bir çalışmaydı bu. Aracımıza gelen Nihat Doker, buraya yani denizin ortasına 40 bin kişilik stat kompleksi yapılacağını anlattı. Benim gibi bir Trabzon cahili, uzun süredir bahsi geçen Akyazı tesislerinin burası olduğunu öğrenmiş oldu. Kıyı ile dağlar arasında dar bir kıyı şeridine sahip olan Trabzon’da arazi kıymetli.
Ama denizin ortasında bir stat... Acaba güvenli olacak mı?
Neden üç tarafı açık?
Trabzon turumuza Söğütlü’deki Atletizm Sahası ile devam ettik. Açık söyleyelim ilk görüşte bu sahayı yadırgadım. Ana cadde üzerindeki bu sahanın en önemli özelliği üç tarafının kapalı olması. Yola bakan tarafta, şu an için herhangi bir duvar, çit, vb. yok. Yoldan geçenler için sahanın tamamını gören, bir “beleştepe” durumu söz konusu. Çim sahası ve etrafında 8 kulvarlı koşu pisti olan bu tesis 7.250 seyirci kapasitesine sahip. Bir de dört tarafı kapalı olsaydı… “O da olacak” dedi yetkililer.
Akçaabat’ta deniz kıyısındaki Fevzi Hoca Balık Lokantası’nda bir süre soluklanıyoruz. Ve ardından tenis kompleksi. İşte beni en çok etkileyen tesis. İstanbul dahil hiçbir kentimizde benzeri olmayan 4.500 seyirci kapasiteli ana korta, ek olarak 3 kapalı kort, 12 açık kort ve 1 çocuk kortuna sahip muhteşem bir tesis. Tesisin inşaatı neredeyse bitmiş. Biz oradayken açık kortlarda federasyonun düzenlediği bir turnuvanın maçları oynanıyordu. Tenis Federasyonu Başkanı Ayda Uluç, merkez kortun zeminin rengi tam olarak istediği gibi olmasa da, bu tesisi çok beğendiğini dile getirdi.
Son durağımız ise olimpik yüzme havuzu. Burada bize Faruk Nafız Özak da katılıyor. Bu da en başarılı tesislerden. Deniz kıyısına inşa edilmiş salonun çelik aksamlı çatısı 10 dakikada açılıp kapanabiliyor. 10 kulvarlı olan havuzda ayrıca atlama kuleleri de var. Bizim şansımıza o gün TEDAŞ’tan kaynaklı bir elektrik sorunu vardı. O yüzden çatının açılıp kapanma anını göremedik.
Son söz
Gerçekten büyük yatırımlar yapmış GSGM. Bu durum akıllara EYOF 2011 sonrasında bu tesisler atıl duruma düşecek mi sorusunu getiriyor ister istemez. Benzeri bir soru Erzurum 2011 öncesinde de vardı. Bu sorumuza Yunus Akgül, Erzurum’da tesislere talep olduğu, önümüzdeki aylarda Curling için 5 takımın, atlama kuleleri için ise bazı sporcuların kamp yapmak için Erzurum’a geleceğini söyleyerek yanıt veriyor. Ayrıca EYOF 2011 öncesi durum farklı. Burada düzenlenecek yarışların, Türkiye’de bilinen ve lisanslı sporcu sayılarının fazla olduğu spor dallarında olması bir avantaj. Ayrıca Trabzon’un bir spor kenti olması da önemli bir artı.
Yazının başında Türkiye’nin olimpiyatları düzenleme düşünden bahsetmiştim. İşte o düşü gerçeğe adım adım çevirebiliriz ancak…
twitter.com/alibakin
Türkiye’nin uzun yıllardır gördüğü bir düştür olimpiyatlara ev sahipliği yapmak. Bugüne dek bu düşü gerçeğe çevirmek için İstanbul’un ev sahipliğinde çeşitli girişimlerde bulunsak da çabalar sonuç vermedi. Gerek politik gerekse ekonomik plandaki ana nedenleri bir kenara bırakırsak, olimpik anlamda yeterince spor tesislerimizin olmaması ve daha da önemlisi her branşta sporcu yetiştirememiz, başta futbol olarak belli başlı birkaç spor dalına yönelmemiz bu düşlerimizi karartttı.
Ancak son dönemde umut verici gelişmeler yaşanıyor ülkemizde. Belki olimpiyatları düzenlemeye şu anda çok uzağız ama buna giden yolu düzleyecek organizasyonları, üstelik Anadolu kentlerinde düzenlemeye başladık. Erzurum’un Universiade 2011 Kış Oyunları’nı başarıyla düzenlemesinin ardından, şimdi de Trabzon başka bir organizasyona ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor: Trabzon 2011 Avrupa Gençlik Oyunları (EYOF 2011).
--Haber reklamdan sonra devam ediyor--
Kısaca EYOF 2011
Trabzon’da 23-30 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek bu organizasyonda 49 avrupa ülkesinden 14-17 yaş grubundan sporcular madalya için mücadele edecek. Avrupalı genç sporcuların dostluk, kardeşlik, fair-play, hoşgörü ve barış ruhuyla bir araya gelmeleri için ilk kez şimdiki Uluslararası Olimpiyat Komiteleri Başkanı Jacques Rogge’un girişimleriyle 1991 yılında Brüksel’de düzenlenen oyunlar, her iki yılda bir düzenleniyor. Bu yıl Trabzon’da atletizm, basketbol, bisiklet, jimnastik, hentbol, judo, tenis, voleybol ve yüzme olmak üzere 9 dalda düzenlenecek oyunlarda 4000’e yakın sporcunun yarışması bekleniyor.
Bu organizasyonun bir diğer özelliği ise Uluslararası Olimpiyat Komitelerinin himayesinde yapılması. Bunun anlamı ise Olimpiyat Bayrağı’nın Trabzon’da dalgalanması olacak ki bu Türkiye’de bir ilk.
Düştük yollara
Bu önemli organizasyon öncesinde Trabzon’da ise hummalı bir hazırlık var. Çok sayıda tesis sıfırdan inşa ediliyor, ülkemize önemli spor alanları kazandırılıyor. İşte bu hazırlıkları yerinde görmek için GSGM’nin düzenlediği bir organizasyonla ulusal basının spor servisi görevlileri, çeşitli federasyon yetkilileri ve bazı sanatçılarla birlikte İstanbul’dan kalkan uçağımızla Trabzon’un yolunu tuttuk. Sporx’ten Osman Tanburacı ile benim katıldığım günü birlik gerçekleştirdiğimiz bu seyahat sırasında Trabzon’da gerçekten başarılı bir organizasyonla ağırlandık. Hızlı, ama organize bir biçimde yapılan Trabzon turunda Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül ile EYOF 2011 Trabzon Genel Koordinatörü Nihat Doker bize organizasyon hakkında doyurucu bilgiler verdiler.
Bu arada kafilemizde spor adamlarının dışında sanatçılar da yer aldı. Şu sıralar “Halil İbrahim Sofrası”nda izlediğimiz Hasan Kaçan, “Kurtlar Vadisi”nden Kenan Çoban (namı diğer “Abdülhey”) ile Hüseyin Avni Danyal ve Sinan Özen bizimle birlikte bu turda yer aldılar. Tesisleri gezerken en büyük ilgiyi ise tahmin edebileceğiniz gibi “Abdülhey” gördü. Bu diziyi hiçbir şekilde izlememe karşın Osman Tanburacı’nın çektiği fotoğrafta “Abdülhey” ile birlikte aynı karede yer almam benim açımdan ilginç oldu. Üstelik organizasyonun maskotu olan Hamsi’yle birlikte…
Yaraları sarmak
Bu türden gezilerin ardından kaleme alınan yazılarda güzellemelerde bulunmak ne yazık ki Türkiye’de adetten. Ama aynı şeyi Trabzon için söylemek mümkün değil. Çünkü Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekiyor. Gerçekten Trabzon’a çok güzel tesisler kazandırılmak üzere. Burada hükümetin açık desteğini çok net biçimde görmek mümkün. Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı’nın bir Trabzonspor efsanesi olan Faruk Nafız Özak olması da bir avantaj tabii ki. Anlaşılan hükümet, yaklaşan genel seçimler öncesinde biraz da Fenerbahçe’nin şampiyonluğu ile Trabzon halkında yaşanan tepkileri ortadan kaldırmak, travmanın izlerini silmek istiyor. Çünkü bu tesisler gelecek için çok şey ifade ediyor. Her şey futbol olmamalı ayrıca.
Süper tesisler
Gerçekten de çok güzel tesisler Trabzon’a kazandırılmak üzere. Kazandırılmak üzere diyoruz çünkü hemen hepsinde şu anda hummalı bir çalışma var. Bir kısmına son rötuşlar yapılıyor, bir kısmında ise geceli gündüzlü çalışılıyor.
Turumuza Olimpiyat Köyü’nü ziyaretle başladık. Karadeniz Teknik Üniversitesi içinde yer alan Olimpiyat Köyü, kuşkusuz en çok üniversite öğrencilerini mutlu etmiştir. 2.350 yatak kapasiteli odaları ve 3.000 kişilik yemekhanesi bulunan Olimpiyat Köyü, oyunlardan sonra barınmaları için KTÜ öğrencilerine tahsis edilecek. 1975’ten bu yana KTÜ’de yeni yurt yapılmadığı için ortada bir barınma sorununun olduğunu yetkililer bize anlattılar.
İkinci durağımız kafilemizin daha çok ilgisini çekti. Bu kez Hayri Gür Spor Salonu’nun ziyaret ettik. 7 bin 500 seyirci kapasiteli, 2 antrenman salonu, tavanda devasa bir skorbordu bulunan süper bir basketbol salonu burası. Benim gibi basketbola gönül vermiş bir kişiyi çok heyecanlandırdı. Üstelik kentin Beko Basketbol Ligi’nde yer alan bir takımı (her ne kadar şu sıralar sponsorluk konusunda belirsizlik yaşasa da) olduğu düşünülürse, bu salon çok ama çok önemli. Gezinin bu durağı bayağı ilgi çekti demiştim. Hatta bazı gazeteciler burada tek pota maç bile yaptılar.
Sıra Yomra’daki Jimnastik Salonu’na gelmişti. Kasım 2010’da başlanan ve halen inşası süren 2.500 seyirci kapasiteli bu salonda daha yapılacak çok iş var. Özellikle daha zemin namına hiçbir şey yoktu. Bu salonun bir başka özelliği Türkiye’de jimnastik salonu olarak yapılan ilk tesis olması. Geceli gündüzlü çalışılıyor, umarım yetişecek.
Akyazı’ya otobüsten bakış
Otobüsle bir sonraki durağımıza ilerlerken aracımız durdu. Etrafta ne var, acaba niye durdurdular diye baktık, ama doğru dürüst bir şey göremedik. Sadece deniz kıyısında bir dolgu çalışması vardı. Daracık olan kıyı şeridini genişletmek için onlarca kamyonun ve iş aracının yer aldığı bir çalışmaydı bu. Aracımıza gelen Nihat Doker, buraya yani denizin ortasına 40 bin kişilik stat kompleksi yapılacağını anlattı. Benim gibi bir Trabzon cahili, uzun süredir bahsi geçen Akyazı tesislerinin burası olduğunu öğrenmiş oldu. Kıyı ile dağlar arasında dar bir kıyı şeridine sahip olan Trabzon’da arazi kıymetli.
Ama denizin ortasında bir stat... Acaba güvenli olacak mı?
Neden üç tarafı açık?
Trabzon turumuza Söğütlü’deki Atletizm Sahası ile devam ettik. Açık söyleyelim ilk görüşte bu sahayı yadırgadım. Ana cadde üzerindeki bu sahanın en önemli özelliği üç tarafının kapalı olması. Yola bakan tarafta, şu an için herhangi bir duvar, çit, vb. yok. Yoldan geçenler için sahanın tamamını gören, bir “beleştepe” durumu söz konusu. Çim sahası ve etrafında 8 kulvarlı koşu pisti olan bu tesis 7.250 seyirci kapasitesine sahip. Bir de dört tarafı kapalı olsaydı… “O da olacak” dedi yetkililer.
Akçaabat’ta deniz kıyısındaki Fevzi Hoca Balık Lokantası’nda bir süre soluklanıyoruz. Ve ardından tenis kompleksi. İşte beni en çok etkileyen tesis. İstanbul dahil hiçbir kentimizde benzeri olmayan 4.500 seyirci kapasiteli ana korta, ek olarak 3 kapalı kort, 12 açık kort ve 1 çocuk kortuna sahip muhteşem bir tesis. Tesisin inşaatı neredeyse bitmiş. Biz oradayken açık kortlarda federasyonun düzenlediği bir turnuvanın maçları oynanıyordu. Tenis Federasyonu Başkanı Ayda Uluç, merkez kortun zeminin rengi tam olarak istediği gibi olmasa da, bu tesisi çok beğendiğini dile getirdi.
Son durağımız ise olimpik yüzme havuzu. Burada bize Faruk Nafız Özak da katılıyor. Bu da en başarılı tesislerden. Deniz kıyısına inşa edilmiş salonun çelik aksamlı çatısı 10 dakikada açılıp kapanabiliyor. 10 kulvarlı olan havuzda ayrıca atlama kuleleri de var. Bizim şansımıza o gün TEDAŞ’tan kaynaklı bir elektrik sorunu vardı. O yüzden çatının açılıp kapanma anını göremedik.
Son söz
Gerçekten büyük yatırımlar yapmış GSGM. Bu durum akıllara EYOF 2011 sonrasında bu tesisler atıl duruma düşecek mi sorusunu getiriyor ister istemez. Benzeri bir soru Erzurum 2011 öncesinde de vardı. Bu sorumuza Yunus Akgül, Erzurum’da tesislere talep olduğu, önümüzdeki aylarda Curling için 5 takımın, atlama kuleleri için ise bazı sporcuların kamp yapmak için Erzurum’a geleceğini söyleyerek yanıt veriyor. Ayrıca EYOF 2011 öncesi durum farklı. Burada düzenlenecek yarışların, Türkiye’de bilinen ve lisanslı sporcu sayılarının fazla olduğu spor dallarında olması bir avantaj. Ayrıca Trabzon’un bir spor kenti olması da önemli bir artı.
Yazının başında Türkiye’nin olimpiyatları düzenleme düşünden bahsetmiştim. İşte o düşü gerçeğe adım adım çevirebiliriz ancak…
Haber; Sporx.com
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.
Diğer Haberler
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.