Geri
İleri
Sporx'e ücretsiz abone ol, ilk bilen sen ol!
"NBA'in sesi"nden haftanın 3 maddesi!
|| Son güncelleme
TV8 ekranlarında NBA heyecanını basketbolseverlere her gece aktaran ve twitter üzerinden tüm basketbolseveleri bu heyecanın yorumcusu haline getiren spiker Erdem Bitik, bu haftanın en çok öne çıkan konularını aktardı.
Dirk Nowitzki'nin 40'ı ve Deron Williams'ın uzun süre sonra gördüğümüz 'çift yönlü' oyunu, Russell Westbrook ve Oklahoma City Thunder, Golden State Warriors ile San Antonio Spurs arasındaki rekabet bu haftanın konuları...
TADI DAMAKTA BIRAKAN NOWITZKI
Portland maçına kadar, mart ayında oynadığı 9 maçta sadece 2 galibiyet bulabilen Dallas Mavericks, Alman yıldızı Dirk Nowitzki önderliğinde tünelin sonundaki ışığı tekrar hatırladı.
Portland maçı sadece kötü gidişi durdurmakla kalmadı, aynı zamanda ana parçalarında ‘biz burdayız’ mesajı verdiği bir gece oldu. Maç sonunda manşetlerde Nowitzki’nin kaydettiği 40 sayılık performansı yer alsa da, Deron Williams’ın oyunu iki yönüyle oynadığı ender maçlardan biri olarak akıllarda kaldı. Williams, 31 sayısının yanı sıra 16 asistle tamamladığı maçta Dallas, sadece maçı değil takımı da geri kazanmış oldu.
Tabi ki bu Mavs’in iyimser yüzü. Wesley Matthews’ın hafif diz sakatlığı ve Chandler Parsons’ın sezonu kapatması, kara bulutların henüz Dallas semalarından dağılmadığını gösterdi.
RAKAMLARA KAFA TUTAN ADAM WESTBROOK
Oklahoma, bir çoklarına göre ligin en akıcı basketbolunu oynayan takım, bazılarına göre sadece hücum özelliği olan tek yönlü bir ekip, bana göreyse göz dolduran yıldızlardan oluşan ama takım olma yolunda henüz ilk kavşağı yeni dönebilmiş bir takım.
Son dönemlerde içeride ya da dışarıda taraftarına rahat bir maç izletmekte zorlanan bir Oklahoma var. Artık hepimiz Thunder’ın son çeyrek kabusunu biliyoruz. Ve bu kabusun başrolü Westbrook ve Durant arasında gidip geliyor. Başlıca sebeplerinden biri Westbrook’un maç sonu oynayabilecek bir seviyeye henüz ulaşamamış olması. Maç sonlarında karar mekanizması onun üzerine kurulduğu zaman, Oklahoma bir anda D-League takımı hüviyetine bürünüyor. Sahneyi sadece Durant’e bırakıp pasif moda geçtiği anda, bu kez rakip savunmalar ligin en skorer ismini bir anda en basit top kayıpları yapan birine dönüştürüyor.
Buna rağmen bireysel anlamda rakamları alt üst etmeyi başarıyorlar. Westbrook, Houston maçıyla birlikte bu sezon 15.kez triple – double rakamlarına ulaşmayı başardı. Son 30 yılda bunu gerçekleştiren ender isimlerden biri. Magic Johnson ya da Michael Jordan’dan sonra böylesine rakamlarla oynayan ve bunu istikrarlı bir şekilde yapan biri olmamıştı. Ancak buradaki tek fark, Westbrook’un kıyaslandığı isimlerin takımlarıyla da harikalar yaratmış olması.
Sezonun geri kalan bölümünde Durant ve Westbrook özelinde pek hız kesilecekmiş gibi durmuyor. Asıl sorun; takım içi fren sistemi ne düzeyde telafi edilecek…
TITANLARIN SAVAŞI
Golden State ve San Antonio kuşkusuz NBA tarihinin en absürt başarılarına imza atıyor. Hal böyle olunca sezon içerisinde Warriors – Spurs maçları bambaşka bir anlam kazanmaya başladı.
İşte bu beklentilerle Teksas yolculuğuna başladı Steve Kerr ve öğrencileri…
AT&T Center’da rakibinin iç saha serisine son vermek için parkeye çıkan Golden State, belki de sezon içerisinde hiç görmediği bir savunmayla karşılaştı. 3’lük rekorlarının havada uçtuğu, maç başı skor rekorlarının geldiği, triple - double rakamlarıyla NBA tarihinin yeniden yazıldığı bir dönemde San Antonio Spurs, bir kez daha basketbol kalesinin aslında savunma olduğunu bizlere hatırlattı.
Kawhi Leonard, emektar koç Popovic’in dediği gibi, artık bu ligin en iddialı süperstar adayı olduğunun bilincinde mücadele etti. Tam anlamıyla; ‘Spurs, Curry’i durdurmanın şifresini çözdü’ diyemeyiz ama çözülecek bir şifre varsa buna en yakın takımın San Antonio olduğunu belirtebiliriz.
Normal sezon öncesinde 2 kez daha erken final izleme fırsatımız olacak. Kimin kendini evinde daha rahat hissettiğini hep birlikte göreceğiz…
Dirk Nowitzki'nin 40'ı ve Deron Williams'ın uzun süre sonra gördüğümüz 'çift yönlü' oyunu, Russell Westbrook ve Oklahoma City Thunder, Golden State Warriors ile San Antonio Spurs arasındaki rekabet bu haftanın konuları...
TADI DAMAKTA BIRAKAN NOWITZKI
Portland maçına kadar, mart ayında oynadığı 9 maçta sadece 2 galibiyet bulabilen Dallas Mavericks, Alman yıldızı Dirk Nowitzki önderliğinde tünelin sonundaki ışığı tekrar hatırladı.
--Haber reklamdan sonra devam ediyor--
Özellikle bu sezon tempolu basketbolu benimseyen takımlara ayak uydurmakta zorlanan Dallas, Rick Carlisle yönetiminde maç içerisinde sürekli farklı stratejilere gitti. Kağıt üzerinde ciddi bir rotasyon gücü bulunmasına rağmen parkede aynı etkiyi alamayan Dallas’ta direksiyon hakimiyetini kim sağlayacak sorusunun cevabını, NBA’in yaşayan efsanelerinden Dirk Nowitzki verdi.Portland maçı sadece kötü gidişi durdurmakla kalmadı, aynı zamanda ana parçalarında ‘biz burdayız’ mesajı verdiği bir gece oldu. Maç sonunda manşetlerde Nowitzki’nin kaydettiği 40 sayılık performansı yer alsa da, Deron Williams’ın oyunu iki yönüyle oynadığı ender maçlardan biri olarak akıllarda kaldı. Williams, 31 sayısının yanı sıra 16 asistle tamamladığı maçta Dallas, sadece maçı değil takımı da geri kazanmış oldu.
Tabi ki bu Mavs’in iyimser yüzü. Wesley Matthews’ın hafif diz sakatlığı ve Chandler Parsons’ın sezonu kapatması, kara bulutların henüz Dallas semalarından dağılmadığını gösterdi.
RAKAMLARA KAFA TUTAN ADAM WESTBROOK
Oklahoma, bir çoklarına göre ligin en akıcı basketbolunu oynayan takım, bazılarına göre sadece hücum özelliği olan tek yönlü bir ekip, bana göreyse göz dolduran yıldızlardan oluşan ama takım olma yolunda henüz ilk kavşağı yeni dönebilmiş bir takım.
Son dönemlerde içeride ya da dışarıda taraftarına rahat bir maç izletmekte zorlanan bir Oklahoma var. Artık hepimiz Thunder’ın son çeyrek kabusunu biliyoruz. Ve bu kabusun başrolü Westbrook ve Durant arasında gidip geliyor. Başlıca sebeplerinden biri Westbrook’un maç sonu oynayabilecek bir seviyeye henüz ulaşamamış olması. Maç sonlarında karar mekanizması onun üzerine kurulduğu zaman, Oklahoma bir anda D-League takımı hüviyetine bürünüyor. Sahneyi sadece Durant’e bırakıp pasif moda geçtiği anda, bu kez rakip savunmalar ligin en skorer ismini bir anda en basit top kayıpları yapan birine dönüştürüyor.
Buna rağmen bireysel anlamda rakamları alt üst etmeyi başarıyorlar. Westbrook, Houston maçıyla birlikte bu sezon 15.kez triple – double rakamlarına ulaşmayı başardı. Son 30 yılda bunu gerçekleştiren ender isimlerden biri. Magic Johnson ya da Michael Jordan’dan sonra böylesine rakamlarla oynayan ve bunu istikrarlı bir şekilde yapan biri olmamıştı. Ancak buradaki tek fark, Westbrook’un kıyaslandığı isimlerin takımlarıyla da harikalar yaratmış olması.
Sezonun geri kalan bölümünde Durant ve Westbrook özelinde pek hız kesilecekmiş gibi durmuyor. Asıl sorun; takım içi fren sistemi ne düzeyde telafi edilecek…
TITANLARIN SAVAŞI
Golden State ve San Antonio kuşkusuz NBA tarihinin en absürt başarılarına imza atıyor. Hal böyle olunca sezon içerisinde Warriors – Spurs maçları bambaşka bir anlam kazanmaya başladı.
İşte bu beklentilerle Teksas yolculuğuna başladı Steve Kerr ve öğrencileri…
AT&T Center’da rakibinin iç saha serisine son vermek için parkeye çıkan Golden State, belki de sezon içerisinde hiç görmediği bir savunmayla karşılaştı. 3’lük rekorlarının havada uçtuğu, maç başı skor rekorlarının geldiği, triple - double rakamlarıyla NBA tarihinin yeniden yazıldığı bir dönemde San Antonio Spurs, bir kez daha basketbol kalesinin aslında savunma olduğunu bizlere hatırlattı.
Kawhi Leonard, emektar koç Popovic’in dediği gibi, artık bu ligin en iddialı süperstar adayı olduğunun bilincinde mücadele etti. Tam anlamıyla; ‘Spurs, Curry’i durdurmanın şifresini çözdü’ diyemeyiz ama çözülecek bir şifre varsa buna en yakın takımın San Antonio olduğunu belirtebiliriz.
Normal sezon öncesinde 2 kez daha erken final izleme fırsatımız olacak. Kimin kendini evinde daha rahat hissettiğini hep birlikte göreceğiz…
Haber; Sporx.com
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.
Diğer Haberler
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.