Stan Van Gundy'nin Pistons'ı bir ileri bir geri...

Detroit Pistons'ın istikrar konusunda yaşadığı bazı sıkıntıları var. Normal sezon içerisinde en az 2 kere mağlubiyet serisine giren ekip, evinde oynadığı nispeten sağlam oyununa karşılık deplasmanda çok dökülüyor.

Kasım ayında 8-9'luk bir seriyle giden Pistons, Aralık ayında 5-10 ile resmen dibe çöktü. Ocak'ta 6-7 ile ilerleyen Pistons, şimdilik en düzgün ayını 4-1 ile bu ayda, Şubat'ta geçiriyor. Keza, şu anlık olsa da galibiyet sayısının mağlubiyetten fazla olduğu ilk ana tanıklık ediyoruz.

Evinde 16-10'luk bir seri yakalamasına rağmen, (bu yüzden 'nispeten') deplasmanda 9-18'lik bir seriye sahip olan Pistons ekibi, neleri farklı bir şekilde kağıt üzerine koyuyor?

Pistons, evinde maç başına döktüğü 104.4 sayı ortalamasına karşılık, deplasmanda 99.1 rakamında kalıyor. Aslında arada pek bir fark bulunmuyor. Şut isabeti konusunda deplasmanda sıkıntı çekiyorlar dersek, ev ve deplasman arasındaki saha içi isabeti farkı sadece %1.2. (%45.1'den %46.3'e, deplasmandan eve.)

O zaman atılan üçlük isabetlerine bakmamız lazım. Onların da farkı sadece 0.9. Bu rakamlar 7.3'ten (deplasmanda) 8.2'e çıkıyor. Bu da %4 civarı bir fark ortaya koyuyor.

Gördüğümüz en büyük fark, burada asist sayıları oluyor. Pistons deplasmanda oynadığı maçlarda, evde oynadıklarından 4.4 daha az asist yapıyor. Bu da top paylaşımının dışarıda biraz daha azaldığına örnek.

Ev ve deplasmanda attıkları sayı ve yedikleri sayı arasında, evde 5.4 ortalama fark atarken, Pistons deplasmanda ortalama 5.5 sayı yiyor.

Reggie Jackson ve Andre Drummond'ın ikili oyunları çerçevesinde ilerleyen hücum setlerinde, Kentavious Caldwell-Pope'un savunması, Tobias Harris'in hücumda her türlü katkıyı verebildiği bir sistemde oynuyor Pistons. Ribaundların çoğunu çeken Drummond, (13.8 maç başına) hücum ribaundlarında da 4.0 ribaund rakamına sahip. Bu da ikinci şans yaratılmasında takım içinde açık ara kendisinin etki sağladığını gösteriyor.

Takımın dış şutörleri, Coldwell-Pope, Marcus Morris, Reggie Jackson ve Harris, en az ortalama 1.3 üçlük isabeti buluyorlar. Hepsinin ortalaması ise 7.7 ve bu rakam ligin en kötü 2. takımı. (1. Chicago Bulls) Ve en az üçlük deneyen de 5. takımlar.



Günümüzde ligin en önemli faktörü olan üçlük isabeti konusunda ligin son 5'lisi arasında yer almaları, Pistons hücumunu yaralıyor. Kötü dış şutörleri olmasa da, Van Gundy'nin oyun sisteminde çok güvenmediği ve şutörlerinin de bu alanda kendine çok güvenmediği sistem, Oklahoma City Thunder gibi boyalı alana girdiğinde daha başarılı bir yüzdeye sahip takımda daha etkili olabilirdi. Ama Pistons'ın bu konuda istikrarsızlığı rakamlar ile ortada.

Aynı zamanda Pistons, serbest atış çizgisinden de ligin en az isabet bulan takımı. (14.1) Bunda takımın maç başına en çok çizgiye gelen ismi Andre Drummond'ın (4.8) bulduğu isabet sayısının katkısı büyük. (1.8) Kendisi %43 gibi kötü bir yüzdeyle serbest atış sokuyor. Ev ve deplasmanda buldukları serbest atış isabetleri de 0.1 ile neredeyse aynı olduğu için, bu alanda ev veya dışarıda daha iyi veya kötü attıkları sonucunu çıkarmak zor. Bu, Pistons'ın zaten rakamlarla da gördüğümüz genel bir problemi.

Tobias Harris ve Reggie Jackson dışında neredeyse içeriyi zorlayacak adamı bulunmayan Pistons, dış şutlarına da tamamen güvenemiyor. Kendine pozisyon yaratıp basket bulabilecek de bir nevi sadece bu ikili yer alıyor. Yaratıcı oyuncuları yok. Chicago Bulls'da zaman zaman hücum tıkandığı zaman, veteran Dwyane Wade yaratıcılığıyla birkaç pozisyon yoktan sayı varedebiliyor.

Pistons'ın bu ay yakaladığı bu 4-1'lik seriyi sürdürmesi, takımın kendine gelmesi için iyi bir yol olacaktır. Keza hala bunlara rağmen Doğu'da 8. sırada yer alıyorlar.

Önümüzdeki ay başına kadar yapacağı 7 maçtan 3'ünün .500 üzeri takımlar olduğu Pistons, bakalım bu ay sonunda galibiyet sayısını, mağlubiyet sayısından yukarı tutabilecek mi? Bu arada bu rakipleri de San Antonio Spurs, Toronto Raptors ve Boston Celtics...

YAZI: DOĞUŞ ÇİFTÇİ