Geri
İleri
Sporx'e ücretsiz abone ol, ilk bilen sen ol!
Eşref Hamamcıoğlu: "En ufak bir popülizm olmayacak"
|| Son güncelleme
Galatasaray Spor Kulübü Divan Kurulu Mayıs Ayı Olağan Toplantısı, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Stadyumu Özhan Canaydın Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.
19 Haziran'da gerçekleştirilecek olan olağan seçim genel kurulda yarışacak olan başkan adaylarından İbrahim Özdemir, Metin Öztürk, Eşref Hamamcıoğlu, Burak Elmas ve Mehmet Yiğit Şardan da kürsüye çıktılar.
Başkan adayları arasında üçüncü kürsüye çıkan isim olan Eşref Hamamcıoğlu'nun konuşması şu şekilde:
"Değerli divan kurulu başkanımız, saygıdeğer divan kurulu, değerli yönetim, değerli Hazirun ve bizleri ekran başından seyreden sevgili Galatasaraylılar. Çok kısaca vizyonumuzu sizinle paylaştık. O yüzden tekrar değerli vakitlerini ve huzurlarını işgal etmek istemiyorum. Sözlerime başlamadan önce kulüpte görev almak üzerine başkanlık yarışına giren, onları destekleyen ekiplere çok başarılar diliyorum. Umarım Galatasaray'da bir demokrasi şölenine hep beraber şahit olacağız. Bazen basından 5-6 adayın çok mahsurlu olduğu söyleniyor. Bence mahsurlu değil. Galatasaray'a yakışan da budur. Mühim olan rekabet ile husumeti çalıştırmadan rekabet sırasında oluşmuş enerjiyi, Galatasaray'ı Galatasaray'ın dışındaki alanda temsil edebilmek ve bu enerjiyi rakiplerimize, orada üstün kılmaktır diye düşünüyorum."
"Neden divan kurulu başkanlığını bırakarak kulüp başkanı olmaya karar verdim. Çünkü divan kurulu başkanlığı yaptığım sıralarda arkadaşlarımla ve değerli üyelerimizin katkılarıyla analiz yapma, olayları yakında inceleme ve değerlendirme fırsatına sahip oldum. Bu tecrübeyi fazlasıyla edindim. Divan kurulu başkanlığı görevim bittiğinde de üç yıl boyunca sadece tespit ve şikayet etmek yerine, artık sorumluluk almak gerektiğini hissettim. Camiamdan gelen teveccühe duyarsız kalamadım. O yüzde ekip arkadaşlarımla birlikte yeni bir görev ve sorumluluk almak üzere, karşılıksız Galatasaray'a hizmet etmek üzere yola çıkmaya karar verdik. "
"Son yıllarda toplumsal erozyon maalesef Galatasaray'a da sirayet etmiştir. Biz bu erozyonu kendimizi koruyamayarak ithal ettik. Bunun sonunda da Galatasaray'ın diğer kulüplerden önemli bir farkı olan fikir ayrılıklarına rağmen birlik, beraberlik, sevgi ve saygı katalizörleriyle birleşme özelliğimizi kaybettik. Kollektif mülkiyetimize ortak akılla sahip çıkma refleksimizden maalesef çok uzaklaştık. Bunun sonucunda ayrıştırıldık, ötekileştirildik ve kategorilere bölümdük. Bu ayrıştırmaları yapabilmek için birileri farklı faktörler kullanıp farklı parametrelere müracaat ettiler. Bu bize büyük zarar verdi. Ortak akıldan faydalanamadığımız için mali ve idari dengesizlik had safhaya ulaştı. Bu rakamları benim paylaşmam gerek yok. Huzurlarınızı işgal etmek istemiyorum. Zaten mali sunumda ve denetleme kurulunun sunumunda bunları gördük. Mali raporlarımızda bunlar var. Bu bir kader mi Galatasaray'da? Hayır. Galatasaray'ın mali durumu hep kötüydü, hep konuşulurdu; ama hiç bu kadar kötü olmamıştı. 113 yılda 1 milyar TL borcu olan kulüp son üç yılda 2 milyar 100 milyon TL borca ulaştı. Bu gerçeği hepimizin görmesi lazım. Kasıt mı var? Kesinlikle yok. Bundan kurtulmak için mutlaka dirayetli ve ciddi bir yönetim lazım. Değerli Galatasaraylılar, o kadar ciddi ve dirayetli olmalı ki mali ve idari reformları yapabilme cesaretini gösterebilmeli ve camiamızdan tam destek almalıdır. Aksi takdirde Galatasaray'ın sürdürülebilirliği günden güne daha tartışmalı hale gelmektedir. Sonuç olarak popülist yaklaşımlardan uzak olan bir yönetime ihtiyacımız var. Bunu benden önce çıkan bütün konuşmacılar, değerli yönetim kurulu üyelerimize dahil olmak üzere ifade ettiler, itiraf ettiler. Popülist ve günlük yaklaşımlarla Galatasaray'ı bir yere götüremeyiz. Aksine geriye götürebiliriz. Yapılması gereken ve bizim iddialı olduğumuz konu, kesinlikle son zamanda duyduğumuz vaatlerin aksine Galatasaray'ın borcunu sıfırlamak değil, Galatasaray'ı mali ve idari olarak yeniden yönetilebilir bir seviyeye getirebilmektir. Bunun için de en temel farkımız ve iddialı olduğumuz konu da gerçekçiliğimiz ve ayağı yere basan bir ekip olmamızdır. Hayallerimiz var. Hayalci değiliz. Bunu herkesin bu şekilde kabul etmesini bekliyoruz."
"Değerli genel kurulumuzdan teveccüh görmemiz durumunda 19 Haziran'da göreve gelmemiz halinde ben nasıl bir başkan olacağım ve ekibi arkadaşlarımla birlikte nasıl yöneteceğim… 42 yıldır bu camianın içindeyim ve 35 yıllık bir profesyonel hayatım var. Hep büyük organizasyonlarda, uluslararası kurum ve kuruluşlarda hep profesyonel olarak hem de sivil toplum örgütü lideri olarak hareket ettim ve tecrübe kazandım. Bütün hayatım, kendimden daha iyi insanlarla çalışmakla geçti. Ekibimi de hep bu şekilde kurdum. Şu anda da beraber hareket ettiğim 44 kişi değil sadece, bize destek veren çalışma gruplarımın hepsi de benim kalifikasyonumdan daha yüksek etkinliğe sahipler. En büyük güvencem ve güvencemiz bu olmalı. Göreve geldiğimiz takdirde, işini bilen, vakit ayıran, ciddi, profesyonellikte ve Galatasaraylılıkta kendini ispat etmiş kişilerden oluşan bir yönetimle görev yapacağız. Bütün kararlarımız yönetim kurulumuzda nitelikli çoğunlukla alınacaktır. Galatasaray'ın temel omurgasını oluşturan anonim şirketlerimizin reorganizasyonunda en ufak bir popülizm görmeyeceksiniz. Ahbap çavuş ilişkisi değil, tamamen liyakate göre atanmış yönetim kurulu üyelerinden oluşacaktır. Hiçbir şekilde ne seçim öncesinde ne seçim sonrasında yönetim kurulu üyeliklerini bir seçim amacı, bir oy toplama aracı olarak görmeyeceğimizden emin olabilirsiniz. En büyük eksikliğimiz ve sancımız bu tür yaklaşımlar olmuştur. Eğer anonim şirketlerimiz profesyonel olarak yönetilebilseydi, şu anda içinde bulunduğumuz kaosu yaşayamayacaktık. Yönetim kurulları gelir geçer; ancak şirketlerin devamlılığı esastır. Yönetim kurulumuz yönetim kurulu gibi çalışacaktır. Yönetim kurulu vizyon ve stratejiyi belirleyecektir. Altında liyakate göre oluşturulacak olan icra kurulunun sadece performanslarını, bütçeye uygunluklarını takip edecektir. Dönemsel değerlendirmeler yapacaktır. Aksi takdirde yönetim kurulu vizyonun takipçisi olamayacaktır. Mutlaka güçler ayrılığı sağlanacaktır. Denetleme kurulu her ne kadar tüzüğümüze göre yönetim ile birlikte seçiliyorsa da, denetleme kuruluna teklif ettiğim arkadaşlarım hepsi yönetim kurulundan bağımsız ve otonom çalışabilecek insanlardan oluşmaktadır. Bunun garantisini buradan sizlerle paylaşmak isterim. Galatasaray'ın ekonomik varlığının sürdürülebilmesi için, yönetilebilir hale gelmesi için mutlaka sportif başarıya bağlı olmayan değerleri gelire çevirmesi esastır. Aksi takdirde değil Galatasaray'ın, hiçbir spor kulübünün hayatını sürdürmesi mümkün gözükmemektedir. Bununla ilgili olarak iki çalışma yaptık. Bunlardan bir tanesi dijital transformasyon projelerimiz. Bunları galatasarayaguven.org web sayfamızda görebilirsiniz. İkincisi de pazarlama. Her iki fonksiyon da birbiriyle örtüşerek pazarlamayı, altyapı yönetimimizi, spor şube yönetimini ve değerlerimizin gelire çevrilmesi konusunu mutlaka çağdaş yönetim sistemiyle, dijital transformasyon ile sağlayacağız. Galatasaray ve Türk sporu için bir devrim olacaktır. Bu konuda 8 kişilik uzman bir ekip çalıştı. Gerçek projeler hazırladılar. Dünyanın her yerinden Galatasaraylılar katıldı. Bu konuda da içimiz ve gönlümüz rahat."
"Galatasaray maalesef artık kasa kolaylıklarıyla, popülist yaklaşımlarla, dışarıdan enjeksiyonla getirilen paralarla yönetilemez durumdan çıkmıştır. Bu zamana kadar Galatasaray'ın yaşadığı en büyük problemlerin başında kasa kolaylıkları gelmiştir. Yapılan tüm kasa kolaylıkları Galatasaray Spor Kulübü'ne mali disiplinsizlik getirmiştir. Kasa kolaylığını sağlayanlar, para veren düdüğü çalar konumuna gelmişlerdir. En büyük sıkıntımız da şu an budur. Buna bir son vermek lazım. Paradigma değişikliği yapmak lazım. Biraz önce yönetim kurulu arkadaşlarımızın sunduğu gibi Galatasaray'ın teminat verme kapasitesini artırmaktan başka bir yolumuz yok. Önümüzde, her ne kadar övünç kaynağı olarak sunulsa da, Galatasaray'ın önümüzdeki yıllarını biat altına alan bir yeniden yapılandırma sözleşmesi vardır. İlk iki yılı, üç yılı balayı gibi geçecektir. Dördüncü ve beşinci yılından sonrası bir kabus olacaktır. Bütün bu konuları dikkatinize sunmak isterim. Bu konuları yeniden müzakere edebilecek dirayette, kapasitede ve tecrübede bir ekiple yola çıktık. Göreve talibiz ve hazırız. Hem Galatasaray'da hem de meslek hayatında tecrübeli insanlardan oluşan bir ekibimiz var. Seçimdeki rengimiz yeşil. Yeşil huzuru, kucaklaşmayı, yeşermeyi, dinamizmi, güçlü olmayı temsil eder. Yeşil inovatif bir renktir. Yeniliği temsil eder. 19 Haziran'da bu kavramlara desteğinizi beklemek üzere veda ediyorum. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum."
19 Haziran'da gerçekleştirilecek olan olağan seçim genel kurulda yarışacak olan başkan adaylarından İbrahim Özdemir, Metin Öztürk, Eşref Hamamcıoğlu, Burak Elmas ve Mehmet Yiğit Şardan da kürsüye çıktılar.
Başkan adayları arasında üçüncü kürsüye çıkan isim olan Eşref Hamamcıoğlu'nun konuşması şu şekilde:
"Değerli divan kurulu başkanımız, saygıdeğer divan kurulu, değerli yönetim, değerli Hazirun ve bizleri ekran başından seyreden sevgili Galatasaraylılar. Çok kısaca vizyonumuzu sizinle paylaştık. O yüzden tekrar değerli vakitlerini ve huzurlarını işgal etmek istemiyorum. Sözlerime başlamadan önce kulüpte görev almak üzerine başkanlık yarışına giren, onları destekleyen ekiplere çok başarılar diliyorum. Umarım Galatasaray'da bir demokrasi şölenine hep beraber şahit olacağız. Bazen basından 5-6 adayın çok mahsurlu olduğu söyleniyor. Bence mahsurlu değil. Galatasaray'a yakışan da budur. Mühim olan rekabet ile husumeti çalıştırmadan rekabet sırasında oluşmuş enerjiyi, Galatasaray'ı Galatasaray'ın dışındaki alanda temsil edebilmek ve bu enerjiyi rakiplerimize, orada üstün kılmaktır diye düşünüyorum."
--Haber reklamdan sonra devam ediyor--
"Neden aday oldum ve nasıl bir ekip kurdum. Teveccühünüze layık olursak nasıl bir başkan ve ekiple çalışacağız, Galatasaray'da neler yapmayı amaçlıyoruz, arzularımız nelerdir… Kısaca bunları sizlerle paylaşıp ondan sonra diğer söz alacak arkadaşlarıma söz vermek istiyorum. Son 6 yılımı divan kurulunda geçirdim. Bunun son üç yılı İrfan Aktar'ın başkan yardımcılığı, son üç yılı ise Galatasaray'ın 25 yıldan fazla kıdemi olan üyelerin seçimiyle divan kurulu başkanlığı yürüttüm. Divan kurulu başkanlığı, Galatasaray'da bir kişinin gelebileceği en onursal mevkidir. Ben de bunun bilincinde ve farkında olarak tüzüğümüzün bize verdiği sorumluluk ve yetki çerçevesinde Galatasaray'ın fabrika ayarlarından, kuruluş değerlerinden sapmadan yönetilmesine katkıda bulunmak istedim. Zaman zaman bu katkılarımız fikir vermek, istişare vermek, rapor vermek, eleştirmek yoluyla oldu Son 3 yılda Galatasaray'da bir zihniyete karşı arkadaşlarımla birlikte mücadele ettim. Tüm divan kurul toplantılarında siz divan kurulu üyelerimizden ve siz değerli Galatasaraylılardan bu konuda büyük destek gördüm. Alnımız açık, başımız dik, fikrimiz, zihnimiz vicdanımız hür. Bundan kimsenin bir endişesi olmasın. O bakımdan bu divan başkanlığı görevimden huzur içinde ayrıldım ve veda ettim. Pandemi nedeniyle son bir yılda fiziksel olarak çok bir araya gelemedik. Diğer kulüplerin de imreneceği bir şekilde divan toplantılarımızı dijital ortamda gerçekleştirdik. Aşağı yukarı 400'e yakın divan kurulu toplantılarımız gerçekleşti. Divan Kurulumuz ile üyelerimiz ve üyelerimizin kendi arasındaki bilgi alışverişinde hiçbir eksiklik olmadı.""Neden divan kurulu başkanlığını bırakarak kulüp başkanı olmaya karar verdim. Çünkü divan kurulu başkanlığı yaptığım sıralarda arkadaşlarımla ve değerli üyelerimizin katkılarıyla analiz yapma, olayları yakında inceleme ve değerlendirme fırsatına sahip oldum. Bu tecrübeyi fazlasıyla edindim. Divan kurulu başkanlığı görevim bittiğinde de üç yıl boyunca sadece tespit ve şikayet etmek yerine, artık sorumluluk almak gerektiğini hissettim. Camiamdan gelen teveccühe duyarsız kalamadım. O yüzde ekip arkadaşlarımla birlikte yeni bir görev ve sorumluluk almak üzere, karşılıksız Galatasaray'a hizmet etmek üzere yola çıkmaya karar verdik. "
"Son yıllarda toplumsal erozyon maalesef Galatasaray'a da sirayet etmiştir. Biz bu erozyonu kendimizi koruyamayarak ithal ettik. Bunun sonunda da Galatasaray'ın diğer kulüplerden önemli bir farkı olan fikir ayrılıklarına rağmen birlik, beraberlik, sevgi ve saygı katalizörleriyle birleşme özelliğimizi kaybettik. Kollektif mülkiyetimize ortak akılla sahip çıkma refleksimizden maalesef çok uzaklaştık. Bunun sonucunda ayrıştırıldık, ötekileştirildik ve kategorilere bölümdük. Bu ayrıştırmaları yapabilmek için birileri farklı faktörler kullanıp farklı parametrelere müracaat ettiler. Bu bize büyük zarar verdi. Ortak akıldan faydalanamadığımız için mali ve idari dengesizlik had safhaya ulaştı. Bu rakamları benim paylaşmam gerek yok. Huzurlarınızı işgal etmek istemiyorum. Zaten mali sunumda ve denetleme kurulunun sunumunda bunları gördük. Mali raporlarımızda bunlar var. Bu bir kader mi Galatasaray'da? Hayır. Galatasaray'ın mali durumu hep kötüydü, hep konuşulurdu; ama hiç bu kadar kötü olmamıştı. 113 yılda 1 milyar TL borcu olan kulüp son üç yılda 2 milyar 100 milyon TL borca ulaştı. Bu gerçeği hepimizin görmesi lazım. Kasıt mı var? Kesinlikle yok. Bundan kurtulmak için mutlaka dirayetli ve ciddi bir yönetim lazım. Değerli Galatasaraylılar, o kadar ciddi ve dirayetli olmalı ki mali ve idari reformları yapabilme cesaretini gösterebilmeli ve camiamızdan tam destek almalıdır. Aksi takdirde Galatasaray'ın sürdürülebilirliği günden güne daha tartışmalı hale gelmektedir. Sonuç olarak popülist yaklaşımlardan uzak olan bir yönetime ihtiyacımız var. Bunu benden önce çıkan bütün konuşmacılar, değerli yönetim kurulu üyelerimize dahil olmak üzere ifade ettiler, itiraf ettiler. Popülist ve günlük yaklaşımlarla Galatasaray'ı bir yere götüremeyiz. Aksine geriye götürebiliriz. Yapılması gereken ve bizim iddialı olduğumuz konu, kesinlikle son zamanda duyduğumuz vaatlerin aksine Galatasaray'ın borcunu sıfırlamak değil, Galatasaray'ı mali ve idari olarak yeniden yönetilebilir bir seviyeye getirebilmektir. Bunun için de en temel farkımız ve iddialı olduğumuz konu da gerçekçiliğimiz ve ayağı yere basan bir ekip olmamızdır. Hayallerimiz var. Hayalci değiliz. Bunu herkesin bu şekilde kabul etmesini bekliyoruz."
"Değerli genel kurulumuzdan teveccüh görmemiz durumunda 19 Haziran'da göreve gelmemiz halinde ben nasıl bir başkan olacağım ve ekibi arkadaşlarımla birlikte nasıl yöneteceğim… 42 yıldır bu camianın içindeyim ve 35 yıllık bir profesyonel hayatım var. Hep büyük organizasyonlarda, uluslararası kurum ve kuruluşlarda hep profesyonel olarak hem de sivil toplum örgütü lideri olarak hareket ettim ve tecrübe kazandım. Bütün hayatım, kendimden daha iyi insanlarla çalışmakla geçti. Ekibimi de hep bu şekilde kurdum. Şu anda da beraber hareket ettiğim 44 kişi değil sadece, bize destek veren çalışma gruplarımın hepsi de benim kalifikasyonumdan daha yüksek etkinliğe sahipler. En büyük güvencem ve güvencemiz bu olmalı. Göreve geldiğimiz takdirde, işini bilen, vakit ayıran, ciddi, profesyonellikte ve Galatasaraylılıkta kendini ispat etmiş kişilerden oluşan bir yönetimle görev yapacağız. Bütün kararlarımız yönetim kurulumuzda nitelikli çoğunlukla alınacaktır. Galatasaray'ın temel omurgasını oluşturan anonim şirketlerimizin reorganizasyonunda en ufak bir popülizm görmeyeceksiniz. Ahbap çavuş ilişkisi değil, tamamen liyakate göre atanmış yönetim kurulu üyelerinden oluşacaktır. Hiçbir şekilde ne seçim öncesinde ne seçim sonrasında yönetim kurulu üyeliklerini bir seçim amacı, bir oy toplama aracı olarak görmeyeceğimizden emin olabilirsiniz. En büyük eksikliğimiz ve sancımız bu tür yaklaşımlar olmuştur. Eğer anonim şirketlerimiz profesyonel olarak yönetilebilseydi, şu anda içinde bulunduğumuz kaosu yaşayamayacaktık. Yönetim kurulları gelir geçer; ancak şirketlerin devamlılığı esastır. Yönetim kurulumuz yönetim kurulu gibi çalışacaktır. Yönetim kurulu vizyon ve stratejiyi belirleyecektir. Altında liyakate göre oluşturulacak olan icra kurulunun sadece performanslarını, bütçeye uygunluklarını takip edecektir. Dönemsel değerlendirmeler yapacaktır. Aksi takdirde yönetim kurulu vizyonun takipçisi olamayacaktır. Mutlaka güçler ayrılığı sağlanacaktır. Denetleme kurulu her ne kadar tüzüğümüze göre yönetim ile birlikte seçiliyorsa da, denetleme kuruluna teklif ettiğim arkadaşlarım hepsi yönetim kurulundan bağımsız ve otonom çalışabilecek insanlardan oluşmaktadır. Bunun garantisini buradan sizlerle paylaşmak isterim. Galatasaray'ın ekonomik varlığının sürdürülebilmesi için, yönetilebilir hale gelmesi için mutlaka sportif başarıya bağlı olmayan değerleri gelire çevirmesi esastır. Aksi takdirde değil Galatasaray'ın, hiçbir spor kulübünün hayatını sürdürmesi mümkün gözükmemektedir. Bununla ilgili olarak iki çalışma yaptık. Bunlardan bir tanesi dijital transformasyon projelerimiz. Bunları galatasarayaguven.org web sayfamızda görebilirsiniz. İkincisi de pazarlama. Her iki fonksiyon da birbiriyle örtüşerek pazarlamayı, altyapı yönetimimizi, spor şube yönetimini ve değerlerimizin gelire çevrilmesi konusunu mutlaka çağdaş yönetim sistemiyle, dijital transformasyon ile sağlayacağız. Galatasaray ve Türk sporu için bir devrim olacaktır. Bu konuda 8 kişilik uzman bir ekip çalıştı. Gerçek projeler hazırladılar. Dünyanın her yerinden Galatasaraylılar katıldı. Bu konuda da içimiz ve gönlümüz rahat."
"Galatasaray maalesef artık kasa kolaylıklarıyla, popülist yaklaşımlarla, dışarıdan enjeksiyonla getirilen paralarla yönetilemez durumdan çıkmıştır. Bu zamana kadar Galatasaray'ın yaşadığı en büyük problemlerin başında kasa kolaylıkları gelmiştir. Yapılan tüm kasa kolaylıkları Galatasaray Spor Kulübü'ne mali disiplinsizlik getirmiştir. Kasa kolaylığını sağlayanlar, para veren düdüğü çalar konumuna gelmişlerdir. En büyük sıkıntımız da şu an budur. Buna bir son vermek lazım. Paradigma değişikliği yapmak lazım. Biraz önce yönetim kurulu arkadaşlarımızın sunduğu gibi Galatasaray'ın teminat verme kapasitesini artırmaktan başka bir yolumuz yok. Önümüzde, her ne kadar övünç kaynağı olarak sunulsa da, Galatasaray'ın önümüzdeki yıllarını biat altına alan bir yeniden yapılandırma sözleşmesi vardır. İlk iki yılı, üç yılı balayı gibi geçecektir. Dördüncü ve beşinci yılından sonrası bir kabus olacaktır. Bütün bu konuları dikkatinize sunmak isterim. Bu konuları yeniden müzakere edebilecek dirayette, kapasitede ve tecrübede bir ekiple yola çıktık. Göreve talibiz ve hazırız. Hem Galatasaray'da hem de meslek hayatında tecrübeli insanlardan oluşan bir ekibimiz var. Seçimdeki rengimiz yeşil. Yeşil huzuru, kucaklaşmayı, yeşermeyi, dinamizmi, güçlü olmayı temsil eder. Yeşil inovatif bir renktir. Yeniliği temsil eder. 19 Haziran'da bu kavramlara desteğinizi beklemek üzere veda ediyorum. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum."
Haber; Sporx.com
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.
Diğer Haberler
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.