Geri
İleri
PSV'nin açılımı nedir'
Eindhoven yolculuğuna çıkarken Galatasaray için PSV'nin açılımını 'Puan Senin Vazifen' olarak algılıyorum. İçimde tarifi kelimelere sığmaz bir umut var. Beni bu duygulara iten son Gençlerbirliği maçındaki oyundur. Bazı tereddütlerim olmasına rağmen Gençlerbirliği'ni en az PSV kadar zorlu bir rakip olarak tanımlayabilirim. Bir farkla ki kendi sahasında oynayacak olan PSV'nin oyun anlayışı daha çok hücuma dönük olacaktır. Gençlerbirliği maçı, PSV öncesi Galatasaray'ın diri takımlara karşı nasıl oynaması gerektiğini çok iyi ortaya koydu. Gerets'in ilk 11'i 'atak, uyumlu, futbolun doğasındaki dirençli' bir futbolun işaretlerini taşıyordu. Bütün takım 'çok gol kaçırmasına rağmen' pozitif bir futbol oynadı. Yüreğim kabardı. Biraz da 2000'deki kuzey Avrupa yaklaşımı ile belki de Kopenhag'ı anımsadım' Gözlerim parladı.
Liverpool maçını örnekleyebilirim. 3-0 geriden gelip iki golle beraberliğe yaklaşım her takımın harcı değil. Türkiye'de Avrupa takımlarına karşı hiçbir takımda olmayan 'kendine güven' Galatasaray'ın hamurunda var. Kolay pes etmiyor. Her ne kadar Hagi, Popescu olmasa da Arda, Liverpool'a iki atmış bir Ümit Karan, deneyimli bir Hasan Şaş var. Mondragon'un da PSV'ye karşı ilk maçta yapmış olduğu hatayı bu maçta telafi edeceğine inancım sonsuz. Galatasaray rakipten çekinmediği için rahat oynuyor. Geçmişinde bunun ispatı var; hiç yenilmeden UEFA Şampiyonluğu' 'Bu takım o takım değil' diyebilirsiniz. 'Gerets bir Fatih Terim değil' diyebilirsiniz. 'Yönetimdeki ambians o ambinans değil' diyebilirsiniz. Hepsinde haklı da olabilirsiniz. Ancak size 'başarıdaki sonsuzluk' için küçük bir ipucu vereceğim; Brezilya dünyanın bir numarası. Peleler, Didiler, Djalma Santoslar, Dungalar, Zicolar gelip geçse de' Ricardinholar, Ronaldinholar, Roberto Carloslar, Ronaldolar da gelip geçmek üzere solsa da. Brezilya Brezilya'dır. Galatasaray da öyle' Zaman geçer ama kendini kanıtlamışlar zamana ayak uydurur. Bugün de Galatasaray PSV'ye ayak uyduracak hatta 'uygun adım' deyip, geçecektir bile' İçimden güzel şeyler yazmak geçiyor. Nedeni; son maçta gördüğüm 'futbola barışık' Galatasaray'dır. Ne yani' Ümidi kesip, kolları dirseklerden bağlayıp, boynu bükük mü duracağız!... Galatasaray zor durumdan nasıl çıkacağını bilir ve asla pes etmez! diyerek umutla gideceğiz Eindhoven'e'
Önce PSV'ye bakalım
Olimpiyat Stadı'nda gördük. Şimdiye kadarki gördüklerimiz içinde PSV; bir Arsenal, Milan, Manchester değil! Puan çıkarılmayacak bir takım da değil' İlk maçta öne geçmemize rağmen maçı vermek, talihsizliktir! Eğer futbolun adaleti varsa bu maçta da kalecileri bir bacak arası yer, hatalı bir çıkış, ya da bir penaltı yapar!... Amma gülerim ama' PSV, defansının ortasında fizik gücü kullanıyor, Alex ve Reizeger tipik savunmacılar. Reizeger 33'lük. Salcido 26, Alex 24 yaşında' Salcido ilginç bir oyuncu takıma desteği çok yönlü ama hataya açık bir kimlik. Galatasaray topu çabuk ve ikiye birlerle havaya kaldırmadan ortadan kullanırsa bu defansı zorlar. Arda ve Hasan Şaş bireysel becerilerini kendilerini yormadan yani ayaklarında çok top tutmadan, rakibin kendilerini bastırmasına fırsat vermeden oynarlarsa PSV defansı alan savunmasında yaya kalabilir. İlk maçtan gözlemlerim PSV defansının düz oyunudur. Kromkamp defansın en tehlikeli adamı. Hırçın ve saldırgan. İleri sokulmaları da var. Sanırsınız bütün sahayı kullanan bir hovarda ciğer.
Kokusu çıkmış bir Cocu
Orta ikiliden biri 36'lık posta' Eski tüfek' Kokusu çıkmış bir Cocu' PSV Cocu ve Mendez üzerinde dönüyor, bunlar forvetlerine itici güç. Galatasaray'ın yapması gereken; ilk toplara basmaktır. Eğer Gerets rakibi kontrol uğruna oyunu kendi sahasında kabul eder ve PSV'nin üzerine gelmesini beklerse maçı kaybeder! Galatasaray'ın bunlarla orta alanda itişmesi lazım ki topu rahat kullanamasınlar. Hızlı forvetleri Farfan ve Kone 22 yaşındalar ve alan değiştirerek oynuyorlar. Bunlara da pozisyonu orta alandan çoğunlukla Cocu ve Mendez hazırlıyor. Son ikisi ne kadar top bulamazsa PSV o kadar gezinir' İlk maç örnektir. Galatasaray defansına düşen görev; defansın önünden başlar. Bu maçta Arda, Ayhan, İnamoto ve Hasan Şaş blok olarak defanslarına yardıma gelmeliler. Tabii bu; rakibin atak yönüne doğru 'yelpaze' bir açılımla uygulanmalı. Kademeye dikkat edilmeli. İnamoto'ya bu maçta güvenmek istiyorum, zira oyunu okuması gerek. Bu önsezi İnamoto'da var. Tek cümle; PSV orta alanda rahat bırakılmamalı. Galatasaray defansı PSV'nin tipik oyunu, kontra toplara da çok dikkat etmeli. Galatasaray'ın puan çıkartması rakibi iyi kontrolden ve ilk topları kazanmaktan geçer.
İliç sen bir duvarsın!
Gerets, İliç'e şunu tembihlemeli. İliç sen bir duvarsın! Rakibin kontrol alanından çık, tek topu çabuk yap. Duvar ol! Ümit Karan'ı gole itecek en iyi formül budur. Arda ve Hasan Şaş da kenar ortalardan çok çapraz koşular atarak kenarlardan 18'e inmeliler ki hem İliç'e yardımcı olsunlar hem gole yaklaşsınlar. Bu maçta top havaya kalkarsa Galatasaray iki misli yorulur. Ayhan'ın uzaktan isabetli vuruşları olsa sokul da vur diyeceğim ama zor! Galatasaray'ın en büyük eksiği uzaktan şut çekememesi. Duran toplardaki beceri noksanı! Aaah Hagi ah!
İkilemde kaldıklarım
Hakan Şükür bu maçta olmalı mı olmamalı mı' Deplasmanda ve dişli takımlara karşı Hakan Şükür'ü tercih etmem. Çabuk hareketlenip adam geçemiyor. Galatasaray'ın rakip defansı taciz edecek dirilikte adama ihtiyacı var. Ümit Karan daha uygun. Hakan oynasın diyenler biraz düşünsünler. Puan çıkarmanın mutlak olduğu bir maçta iyi defans ve kontratak futbolu gerekir, bu da çabuk ve kaçan forvetlerle olur. Doldur boşalt deyip yüksek toptan fayda beklemek, Nasrettin Hoca gibi 'göle maya çalmaya' benzer.
Carrusca mı Hasan Şaş mı'
Hasan böyle maçlarda çok daha deneyimli. Rakiple çok daha itişebilen biri ama sinirini kontrol etmesi şart! Karta açık! Gerets, Hasan Şaş'la başlamalı ve ona şunu demeli; ilk devre canını dişine kat. İkinci yarı Carrusca olacak! Carrusca'yı Avrupa'da da görmek istiyorum. Katkısı olacak diye düşünüyorum. İstim üstünde. Carrussca'ya şans verin patlasın yoksa elinizde patlayacak! Her oyuncunun kendini gösterme zamanı vardır, Carrusca'da bunun geldiğine inanıyorum. Galatasaray'a da güveniyorum. İçimden bir ses 'sen bu yollarda çok gezdin Aslanım' dönüşün muhteşem olacak diyor. Ya kısmet, ya kefaret!
--Haber reklamdan sonra devam ediyor--
Avrupa maçları bir alışkanlıktırLiverpool maçını örnekleyebilirim. 3-0 geriden gelip iki golle beraberliğe yaklaşım her takımın harcı değil. Türkiye'de Avrupa takımlarına karşı hiçbir takımda olmayan 'kendine güven' Galatasaray'ın hamurunda var. Kolay pes etmiyor. Her ne kadar Hagi, Popescu olmasa da Arda, Liverpool'a iki atmış bir Ümit Karan, deneyimli bir Hasan Şaş var. Mondragon'un da PSV'ye karşı ilk maçta yapmış olduğu hatayı bu maçta telafi edeceğine inancım sonsuz. Galatasaray rakipten çekinmediği için rahat oynuyor. Geçmişinde bunun ispatı var; hiç yenilmeden UEFA Şampiyonluğu' 'Bu takım o takım değil' diyebilirsiniz. 'Gerets bir Fatih Terim değil' diyebilirsiniz. 'Yönetimdeki ambians o ambinans değil' diyebilirsiniz. Hepsinde haklı da olabilirsiniz. Ancak size 'başarıdaki sonsuzluk' için küçük bir ipucu vereceğim; Brezilya dünyanın bir numarası. Peleler, Didiler, Djalma Santoslar, Dungalar, Zicolar gelip geçse de' Ricardinholar, Ronaldinholar, Roberto Carloslar, Ronaldolar da gelip geçmek üzere solsa da. Brezilya Brezilya'dır. Galatasaray da öyle' Zaman geçer ama kendini kanıtlamışlar zamana ayak uydurur. Bugün de Galatasaray PSV'ye ayak uyduracak hatta 'uygun adım' deyip, geçecektir bile' İçimden güzel şeyler yazmak geçiyor. Nedeni; son maçta gördüğüm 'futbola barışık' Galatasaray'dır. Ne yani' Ümidi kesip, kolları dirseklerden bağlayıp, boynu bükük mü duracağız!... Galatasaray zor durumdan nasıl çıkacağını bilir ve asla pes etmez! diyerek umutla gideceğiz Eindhoven'e'
Önce PSV'ye bakalım
Olimpiyat Stadı'nda gördük. Şimdiye kadarki gördüklerimiz içinde PSV; bir Arsenal, Milan, Manchester değil! Puan çıkarılmayacak bir takım da değil' İlk maçta öne geçmemize rağmen maçı vermek, talihsizliktir! Eğer futbolun adaleti varsa bu maçta da kalecileri bir bacak arası yer, hatalı bir çıkış, ya da bir penaltı yapar!... Amma gülerim ama' PSV, defansının ortasında fizik gücü kullanıyor, Alex ve Reizeger tipik savunmacılar. Reizeger 33'lük. Salcido 26, Alex 24 yaşında' Salcido ilginç bir oyuncu takıma desteği çok yönlü ama hataya açık bir kimlik. Galatasaray topu çabuk ve ikiye birlerle havaya kaldırmadan ortadan kullanırsa bu defansı zorlar. Arda ve Hasan Şaş bireysel becerilerini kendilerini yormadan yani ayaklarında çok top tutmadan, rakibin kendilerini bastırmasına fırsat vermeden oynarlarsa PSV defansı alan savunmasında yaya kalabilir. İlk maçtan gözlemlerim PSV defansının düz oyunudur. Kromkamp defansın en tehlikeli adamı. Hırçın ve saldırgan. İleri sokulmaları da var. Sanırsınız bütün sahayı kullanan bir hovarda ciğer.
Kokusu çıkmış bir Cocu
Orta ikiliden biri 36'lık posta' Eski tüfek' Kokusu çıkmış bir Cocu' PSV Cocu ve Mendez üzerinde dönüyor, bunlar forvetlerine itici güç. Galatasaray'ın yapması gereken; ilk toplara basmaktır. Eğer Gerets rakibi kontrol uğruna oyunu kendi sahasında kabul eder ve PSV'nin üzerine gelmesini beklerse maçı kaybeder! Galatasaray'ın bunlarla orta alanda itişmesi lazım ki topu rahat kullanamasınlar. Hızlı forvetleri Farfan ve Kone 22 yaşındalar ve alan değiştirerek oynuyorlar. Bunlara da pozisyonu orta alandan çoğunlukla Cocu ve Mendez hazırlıyor. Son ikisi ne kadar top bulamazsa PSV o kadar gezinir' İlk maç örnektir. Galatasaray defansına düşen görev; defansın önünden başlar. Bu maçta Arda, Ayhan, İnamoto ve Hasan Şaş blok olarak defanslarına yardıma gelmeliler. Tabii bu; rakibin atak yönüne doğru 'yelpaze' bir açılımla uygulanmalı. Kademeye dikkat edilmeli. İnamoto'ya bu maçta güvenmek istiyorum, zira oyunu okuması gerek. Bu önsezi İnamoto'da var. Tek cümle; PSV orta alanda rahat bırakılmamalı. Galatasaray defansı PSV'nin tipik oyunu, kontra toplara da çok dikkat etmeli. Galatasaray'ın puan çıkartması rakibi iyi kontrolden ve ilk topları kazanmaktan geçer.
İliç sen bir duvarsın!
Gerets, İliç'e şunu tembihlemeli. İliç sen bir duvarsın! Rakibin kontrol alanından çık, tek topu çabuk yap. Duvar ol! Ümit Karan'ı gole itecek en iyi formül budur. Arda ve Hasan Şaş da kenar ortalardan çok çapraz koşular atarak kenarlardan 18'e inmeliler ki hem İliç'e yardımcı olsunlar hem gole yaklaşsınlar. Bu maçta top havaya kalkarsa Galatasaray iki misli yorulur. Ayhan'ın uzaktan isabetli vuruşları olsa sokul da vur diyeceğim ama zor! Galatasaray'ın en büyük eksiği uzaktan şut çekememesi. Duran toplardaki beceri noksanı! Aaah Hagi ah!
İkilemde kaldıklarım
Hakan Şükür bu maçta olmalı mı olmamalı mı' Deplasmanda ve dişli takımlara karşı Hakan Şükür'ü tercih etmem. Çabuk hareketlenip adam geçemiyor. Galatasaray'ın rakip defansı taciz edecek dirilikte adama ihtiyacı var. Ümit Karan daha uygun. Hakan oynasın diyenler biraz düşünsünler. Puan çıkarmanın mutlak olduğu bir maçta iyi defans ve kontratak futbolu gerekir, bu da çabuk ve kaçan forvetlerle olur. Doldur boşalt deyip yüksek toptan fayda beklemek, Nasrettin Hoca gibi 'göle maya çalmaya' benzer.
Carrusca mı Hasan Şaş mı'
Hasan böyle maçlarda çok daha deneyimli. Rakiple çok daha itişebilen biri ama sinirini kontrol etmesi şart! Karta açık! Gerets, Hasan Şaş'la başlamalı ve ona şunu demeli; ilk devre canını dişine kat. İkinci yarı Carrusca olacak! Carrusca'yı Avrupa'da da görmek istiyorum. Katkısı olacak diye düşünüyorum. İstim üstünde. Carrussca'ya şans verin patlasın yoksa elinizde patlayacak! Her oyuncunun kendini gösterme zamanı vardır, Carrusca'da bunun geldiğine inanıyorum. Galatasaray'a da güveniyorum. İçimden bir ses 'sen bu yollarda çok gezdin Aslanım' dönüşün muhteşem olacak diyor. Ya kısmet, ya kefaret!
Haber; Sporx.com Yazarlar
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.
Diğer Haberler
Diğer haberleri görmek için aşağıya kaydırın.


